Yeniden aynı soru?
Bu soruyu daha önce bu köşede ele aldım ve elimden geldiğince Türkiye gerçeğine uygun şekilde cevapladım... Soru aynen şöyleydi; özgürlük mü, güvenlik mi ? Dünya kavramları sorguluyor ve...
Bu soruyu daha önce bu köşede ele aldım ve elimden geldiğince Türkiye gerçeğine uygun şekilde cevapladım...
Soru aynen şöyleydi; özgürlük mü, güvenlik mi ?
Dünya kavramları sorguluyor ve Türkiye’de ortaya konan liderlik ve atılan adımlar Türkiye’yi YENİ DENKLEM’de farklı bir noktaya taşıyor... YENİ TÜRKİYE gerçeğini özellikle küresel siyasi hayatın her karesinde hissetmek mümkün... Yeni GÜÇLÜ BÜYÜK TÜRKİYE ve bu yolu açan LİDERLİK her alanda hissediliyor...
Sevgili dostlar, son 13 yılda her alanda önemli yol alan Türkiye’de, bu gidişi engellemek isteyenlerin ilk hedefleri net olarak görülebilir: güvenlik-özgürlük dengesini bozmak ve sağlıklı bir toplumsal yapı kurma yolunda ilerleyen ülkenin dengesini sarsarak, istedikleri noktaya çekmek”...
Sevgili dostlar, konuyu biraz daha açalım ve “Türkiye özelinden Dünya geneline “geçelim... 2001-11 Eylül saldırısı “yeni dünya düzenine” geçen modern toplum yapısı içinde bir soruyu öne çıkardı; güvenlik mi yoksa özgürlük mü ? YENİ DÜZEN içinde özellikle Türkiye gibi “lider olma potansiyeli” olan ülkelerde, “ana paradigmanın” sokak olaylarıyla “kaotik yapıya” çekilmeye çalışılması da ayrıca sorgulanması gereken bir durum!
Sevgili dostlarım, gelişen teknoloji ve bu sayede hızla küreselleşen dünya zorlanan dinamiklerle birlikte bazı ülkelerde hatta ekonomik olarak ilk 5 içinde olan devletlerde, “Orwell’in kafasındaki dünyanın” kurulmasına yol açarken, artan saldırılar ve aynı oranda şiddetlenen terör dalgaları da “insanlığı” daha fazla güvenlik aramaya itti. Aslında tarih boyunca oluşan sosyal-siyasal-ekonomik tezlere baktığmızda “güvende olma” duygusu içinde birbirine yaklaşan veya güvende olamamanın verdiği huzursuzluk içinde birbirine saldırmayı seçen toplumlar gördük. Sistem her zaman tez-antitez arasında şekillendi ve arada kalanlar gerçeği fazla sorgulayamadan “güvenlik” arayışına düşerek veya sistemi kuranlar-şekillendirenler tarafından itilerek bu “diyalektik yapının” içine düştüler.