94 yıllık bir tartışmanın tarihi -3-
“… Kadın ve erkek vatandaşlarım! Bana ve başkanlık ettiğim şerefli partiye oy vermenizi istemek için kendimde cesaret buluyorum. Bize oy verirseniz, memleketin iç ve dış politikasında da, doğru yolları...
“… Kadın ve erkek vatandaşlarım! Bana ve başkanlık ettiğim şerefli partiye oy vermenizi istemek için kendimde cesaret buluyorum. Bize oy verirseniz, memleketin iç ve dış politikasında da, doğru yolları bulabileceğimize ve memleketin ilerlemesinde ve yükselmesinde sizi memnun edecek başarılar elde edeceğimize güveniyoruz. Karar sizindir...”
Tek partili yıllardan sonra 1946’daki ilk çok partili seçimlere giderken hem Cumhurbaşkanı hem de CHP Genel Başkanı şapkalarıyla İsmet Paşa halktan böyle oy istemişti.
Kampanya sırasında Aydın’da Millî Şef’e Adnan Menderes “Devlet Reisi, seçim mücadelesine makamının nüfuzunu parti işlerine karıştırmakla başlamıştır” diyerek cevap verdi.
Açık oy gizli tasnifle yapılan 1946 seçimlerini CHP kazandı ve İsmet Paşa yeniden Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı koltuklarına oturdu.
Ama çok partili hayata geçilmesiyle birlikte artık Türkiye’nin yeni bir tartışması vardı: Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı ve halk tarafından seçilmesi...
1971 muhtırasından sonra Başbakanlık da yapacak ve daha sonra bir cinayete kurban gidecek Kamu Hukuku Profesörü ve CHP Milletvekili Nihat Erim “Cumhurbaşkanının bitaraf ve adaletli olması için Parti Başkanlığını bırakması lazım geldiği iddiası öne sürülmüştür. Bu mütalaayı değil yazmayı, hatta düşünmeyi bile çirkin buluruz... Partisi ile şefini birbirinden ayırmak istemek objektif ve iyi niyetli bir düşünce olarak değerlendirilemez” diye bu tartışmalara sert bir cevap vermişti.
Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesine en büyük destekse DP listesinden bağımsız olarak TBMM’ye giren ve adı Cumhurbaşkanlığı adaylığı için geçen tek partili yılların değişmez Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’tan geldi: “Mademki eski tarzdan ayrılıp halka doğru iniyoruz, halkın istediği, dertlerini, şikâyetlerini her zaman için dinleyebilecek kimselerin halk tarafından seçilmesi gayet tabiidir. Ve bu halkın hakkıdır.”