Bu ‘cazip’ teklife ne denecek?
Twitter, Youtube, Netflix’e kapatma tehdidi, düzenleme adı altında kısıtlama isteği, 80 baroya rağmen baroları bölme yasası, Şehir Üniversitesi’nin kapatılması, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme açıklamaları, Ayasofya tartışması, gazeteci tutuklamaları, muhalif kanalların ekranlarının siyasi gerekçelerle karartılması...
Herkes iktidarın neden sertleştiğini konuşuyor.
Ama geçen hafta Mustafa Karalioğlu, Karar’daki yazısında bu sertleşmenin başka bir yüzüne dikkat çekti:
“Ülkenin bir kısmı bir başka kısmının gözü önünde ve sözümona onların menfaatleri icabı yasaklanıp, kısıtlanıp mahrum bırakılmaktadır. Ne bilindik ve işe yaramaz bir hikaye oysa… Acaba 28 Şubat’ı yaşayanlar, rollerin değiştiği bu sahneyi tebessümle mi, acı tebessümle mi izliyor? Bağırış, çağırış yahut protesto değil. Düşenin elinden tutmayı geçtim, o da değil. Sadece, yasağa, baskıya bakıp hayıflanabilen, iç geçiren acı bir tebessüm.”