Çankırı’dan Londra’ya bir Türkiye hikâyesi -2-
1919 yılının başında başlayıp altı ay süren Paris Konferansı’ndan Osmanlı için Sevr Anlaşması çıktı. Toplantıya yoğun eleştirilere rağmen katılan Ali Kemal ve Osmanlı...
1919 yılının başında başlayıp altı ay süren Paris Konferansı’ndan Osmanlı için Sevr Anlaşması çıktı. Toplantıya yoğun eleştirilere rağmen katılan Ali Kemal ve Osmanlı delegasyonu istediğini alamadan İstanbul’a dönmüştü.
Siyasetten çekilen Ali Kemal en iyi bildiği işi gazeteciliğe döndü. 1920 Ocak ayında sahibi olduğu Peyam ile Abdülhamit’in çok yakını Kayserili bir Ermeni olan Mihran Efendi’nin sahibi olduğu Sabah birleşerek Peyam-i Sabah gazetesi ortaya çıktı.1922’nin Eylül ayına kadar gazetenin başyazarı olan Ali Kemal’in hedefinde İttihatçıların başka bir şubesi olarak gördüğü Kuvva-i Milliye hareketi vardı.
Ali Kemal’e göre İttihatçılar gibi Kuvva-i Milliyetciler de savaşmak dışında bir siyasi çözüm, politika geliştiremiyorlar, sorunu büyütüyorlardı, azınlık haklarını koruyamayarak işgallere zemin hazırlıyorlar, böylece savaşın galibi büyük güçlerle masa başında anlaşmanın imkanlarını ortadan kaldırıyorlardı:
“...Onlar süzüldüler, söndüler, gittiler, bu sefer de Mustafa Kemaller, Fethiler, hülasa aynı herifin ikinci derecedeki erkân-ı kiramı meydanı istila etliler... Ne oldu? Hakikaten bu devleti ûlâ, bu milleti ihya mı eldiler.. Düşmanı denize döktüler mi? Ne gezer? Bilakis onların seyyi’eleriyle, hatalarıyla, su’-i siyasetleriyle değil midir ki, halimiz gittikçe daha perişan oldu” (Peyam-i Sabah 1922)
Ona göre çare açıktı:
“Filhakika topla ve tüfekle bu davayı fasletmek iddiasını bırakıyorlarsa bu devlet ve milletin selameti için Kuvva-i Milliye ricaline terettüb eden en birinci vazife mukadderatımızı, daima dediğimiz gibi hilafet ve saltanatı temsil eden bir Bab-ı Ali’ye tefviz ederek çekilmelidir” (Peyam-i Sabah-1921)
Her zaman bu kadar kibar değildi. Savaş uzadıkça, Yunanlıların işgal ettiği topraklar arttıkça Ali Kemal’in üslubu sertleşiyordu:
“İdam, idam, idam! Mustafa Kemal cezasını bulacak!” (25 Nisan 1920)
“Bu türediler, bu serseriler yüzünden Anadolu baştan başa harap türap oldu” (12 Şubat 1921)
“Ankaralı hoppaların derdiyle yine fırsatı kaçırdık; bu idrakte bu irfanda bu kıratta adamlar bir hükümeti değil, ufak bir aşireti bile idare edemezler.” (13 Şubat 1921