“Demokratik Atatürkçülük” mümkün mü?
Türkiye’nin bazen hey heyli zamanları olur. Kimin ne olduğu esas olarak o heyheyli zamanlarda belli olur. Onlardan biri Şubat-Mart 1994’de yaşanmıştı. Ülke yerel seçimlere doğru gidiyordu, ekonomi kötüydü...
Türkiye’nin bazen hey heyli zamanları olur. Kimin ne olduğu esas olarak o heyheyli zamanlarda belli olur. Onlardan biri Şubat-Mart 1994’de yaşanmıştı. Ülke yerel seçimlere doğru gidiyordu, ekonomi kötüydü, terör saldırıları artmıştı. SHP’den ayrılan bugünkü HDP demek olan DEP milletvekillerinin yaptıkları bazı açıklamalar, yurtdışında katıldıkları toplantılar tartışma yaratmıştı. Tam bu sırada Şubat ayının sonunda Meclis Başkanlığı’na bir meclis araştırması önergesi verildi. Önergede 1926’da İstiklal Mahkemeleri’nde görülen Atatürk’e suikast davasında yargılanan siyasetçilere ve askerlere “haksız cezalar verildiği”, bunların durumunun Meclis tarafından incelenmesi ve kendilerine ve ailelerine iade-i itibar edilmesi isteniyordu. Önergenin ilk imza sahibi Refah Partisi İstanbul milletvekili Hasan Mezarcı’ydı. Onunla birlikte önergeye sekiz Refah Partili milletvekili, DYP’den Abdülmelik Fırat, BBP’den Ökkeş Şendiller ve DEP’den Selim Sadak ve Nizamettin Toğuç imza atmıştı. Meclis’teki önergelerin altına BBP ve DEP’li vekillerin birlikte imza atabildiği Türkiye’nin daha çoğulcu zamanlarıydı.