Demokratik tövbeler bozuldu mu?
Dünkü Karar’daki Taha Akyol’un ‘Cehennem’in Dibine’ başlıklı yazısı İslam ve demokrasi meselesi üzerineydi. Bir süredir yine Karar’da Mehmet Ocaktan da aynı mesele üzerine yazıyor.
Aslında yıllar sonra İslam ve demokrasi üzerine yeniden yazılıyor demek daha doğru.
Çünkü 80’ler ve özellikle 90’ların en popüler tartışma konusuydu bu.
O yıllarda başlığında “İslam ve demokrasi” geçen onlarca kongre, konferans, panel düzenlenmiş, bu konuyu dergiler kapak yapmış, üzerine kitaplar yazılmış, yeni çıkan özel televizyonlarda sabahlara kadar “İslam ve demokrasi birlikte yaşayabilir mi?” “Demokrasi İslam’la bağdaşır mı?” sorularına cevaplar aranmıştı.
Tartışmalar bir akademik ya da entelektüel merakın sonucu ortaya çıkmamıştı.
Siyasi ve sosyal gerçeklik bunun konuşulmasını dayatmaktaydı.
80’lerle dindarlar şehirleşmeye, kamusal alanda görünür olmaya başlamışlardı. İslami hareketler, cemaatler büyüyor, İslami kesim medyada ve entelektüel hayatta önemli bir varlık gösteriyor ve tabii Refah Partisi yükseliyordu.