Hatasız kullar, anakronik ahlaksızlıklar arasında...
Geçen haftanın en ilginç olaylarından biri oyuncu Mert Fırat’ın beş yıl önce verdiği bir röportajda söyledikleri yüzünden sosyal medyada linç edilmesiydi. Başbakan’ın televizyondan...
Geçen haftanın en ilginç olaylarından biri oyuncu Mert Fırat’ın beş yıl önce verdiği bir röportajda söyledikleri yüzünden sosyal medyada linç edilmesiydi. Başbakan’ın televizyondan Öcalan’la görüşüldüğünü açıklamasından, İmralı’ya o günkü adıyla BDP’li ilk heyetin devlet tarafından gönderilmesinden sonra, Gezi Parkı olaylarından önce verilmiş röportajda Mert Fırat’ın çözüm için Öcalan’la görüşülmesini savunmuş olması, anti-militarist cümleler kurması, başörtülülere haksızlıklar yapıldığını söylemesi beş yıl sonra farklı kesimler tarafından linç edilmesine sebep oldu. Halbuki beş yıl önce yayınlandığında, gazetelerde sorunun diyalogla çözülmesinin övüldüğü onlarca yazı, televizyonlarda siyasilerin anaların ağlamayacağı, insanların ölmeyeceği, kardeş olacağımız vaatleriyle dolu konuşmaları arasında bu röportaj kimsenin dikkatini çekmemişti. O röportajdan bir kaç ay sonra Diyarbakır’daki Newroz kutlamasında Öcalan’ın silah bırakma kararını açıkladığı mektubunun okunmasını, kısa bir süre sonra PKK’nın ne zaman çekileceğini açıklandığı Kandil’deki basın toplantısını bütün kanalların canlı yayınladığını, gazetelerin manşetlerinden duyurduğunu da bugün kimse hatırlamıyor. O gün devlet tarafından resmi araçlarla İmralı’ya, Kandil’e taşınan, örgüt liderleriyle görüştürülen, hatta tanıştırılan milletvekillerinin bir kısmı, bugün bunların onda biri bile olmayan örgüt bağlantılarını gösteren delillerle hapisteler. Sonunda PKK çekilmedi, Suriye’deki savaşın da etkisiyle çözüm süreci başarısızlıkla sonuçlandı. Halbuki başarısızlıkla sonuçlanmış olması, bir ülkenin insanların öldüğü 40 yıllık bir sorununu kalıcı olarak çözmek için müzakere yolunu kullanmasının yanlış olduğu anlamına gelmiyor. Artan vatandaşlık bağları, açılan siyasi alan ve silahın bir hak arama yolu olarak en azından Türkiye’de anlamını yitirmesi başarısızlığa rağmen süreçten geri kalan kazanımlar. Ama niyetlerin salih olması da sonuçta ortaya çıkan tablonun, nerede, nasıl hatalar yapıldığının sorgulanmayacağı anlamına da gelmiyor. Özgürlük alanları genişletilirken güvenlik zaaflarına yol açılması, uluslararası konjonktürün yanlış okunması, muhatabın yanlış analizi gibi pek çok hata serinkanlılıkla dillendirilemiyor.