İlk çok partili seçimlerde çocuklar gibi şendik…
Bir ihtiyar kadın kuyruğa falan aldırmadan doğru masanın dibine sokuluyor. Sandık başkanı müsamahakâr bir gülüşle 'Hanım nine diyor, sıraya gireceksin!' Fakat ihtiyar oralı değil. Elinde sımsıkı...
Bir ihtiyar kadın kuyruğa falan aldırmadan doğru masanın dibine sokuluyor. Sandık başkanı müsamahakâr bir gülüşle 'Hanım nine diyor, sıraya gireceksin!' Fakat ihtiyar oralı değil. Elinde sımsıkı tuttuğu kağıdı sallayarak itiraz ediyor. Nihayet kuyruğu yarılamış bir genç sıradan sarktı:
-Onun sırası geldi de geçiyor bile bay başkan, bırak da atsın.
Evet şu kuyruk henüz on dakikalıktır. Fakat bizim hanım nine yarım asırdır kuyrukta...”
14 Mayıs 1950’de Türkiye ilk kez tek dereceli, adil ve çok partili seçimle sandık başına gitti.
İstanbul’daki bir sandıkta gördüklerini böyle kaleme almıştı Bedii Faik.
Kayseri'de de durum benzerdi: (Cumhuriyet gazetesi muhabirleri anlatıyor)
“Sabah’ın sekizinde sandık başlarına müthiş bir akın başladı. Ekserisi geceyi uyumadan geçiren seçmenler reylerini bir an evvel atmak için sabırsızlanıyorlardı. Saat daha 9.30 olmamıştı ki merkez seçmenlerinin yüzde ellisi reylerini kullanmış bulunuyordu. Akşama kadar yüzde doksanı da bulursa hiç şaşırmayacağım. Zira sandık başlarına koltukta ve omuzda gelen hastalar bile var. Şimdiye kadar elli hasta kadın reyini kullandı. Zaten bilhassa kadın seçmenler şehirde olsun, köylerde olsun büyük topluluklar halinde sandık başlarına koşuyorlardı. Köylerde erkek seçmenler sıralarını kadın seçmenlere terk ediyor. Sandık başlarından dönmekte olan bir köylü kadına reyini hangi tarafa verdiğini sordum. Bana şu cevabı verdi: