Millî Referandum Tarihi -2-
Bir kadınla bir erkek deniz kenarında yürüyüşe çıkmışlar.Kadın: Denize bak! Bugün her zamankinden…?Erkek: Evet her zamankinden daha ma… Yani ŞEY?Kadın: Gökyüzünün rengi de ŞEY?Erkek:...
Bir kadınla bir erkek deniz kenarında yürüyüşe çıkmışlar.
Kadın: Denize bak! Bugün her zamankinden…?
Erkek: Evet her zamankinden daha ma… Yani ŞEY?
Kadın: Gökyüzünün rengi de ŞEY?
Erkek: Evet, evet ŞEPŞEY…”
7 Ekim 1982’de Cumhuriyet karikatüristi Behiç Ak’ın karikatüründe böyle diline doladığı mavi, 7 Kasım 1982 tarihinde 82 Anayasası’nın oylanacağı Türkiye’nin ikinci referandumunda ‘hayır’ pusulasının rengiydi. ‘Evet’in rengi ise 61 referandumunda olduğu gibi yine beyazdı. 21 yıl arayla yapılan bu iki referandum arasındaki benzerlikler bununla da sınırlı değildi.
Her şey 27 Mayısçıların 61 anayasasından şikâyet eden 12 Eylül darbecilerinin kendi anayasalarını yapmaya karar vermesiyle başladı. Kapatılan Meclis’in yerine açılan Danışma Meclisi’nden anayasayı hazırlamak üzere 15 kişilik bir komisyon seçildi. “Türk milleti dünyanın en çok anayasa tecrübesi olan milletidir” diyen Meclis Başkanı Sadi Irmak’ı haklı çıkarırcasına 54 kişinin aday olduğu komisyonun başkanlığına en çok oyu alan Anayasa Profesörü Orhan Aldıkaçtı getirildi
23 Kasım 1981’de çalışmaya başlayan komisyon 236 gün sonra taslağını tamamlayıp Danışma Meclisi’ne sundu. Taslak gazetelere de yansıyınca 1961 Anayasası’na kıyasla daha açık bir tartışma ortamı ortaya çıktı.
Türk-İş sendikal haklardan, Gazeteciler Cemiyeti basın özgürlüklerinden, Barolar Birliği hukuk devleti açısından taslağı eleştirdi. Cumhuriyet, Milliyet gibi gazetelerde taslak aleyhinde yazı ve haberler çıkmaya başladı. Hatta Milliyet taslakla ilgili bir telefon hattı kurup vatandaşlardan da düşüncelerini gazeteye bildirmelerini istedi. Taslağa en net destek ise TÜSİAD’dan geldi.
Esas hararetli tartışmalar Danışma Meclis’inde yaşandı. Tartışmaları izlemek üzere Kenan Evren ve kuvvet komutanlarının Meclis’e geldiği sırada kürsüde eski Adalet Bakanı danışma meclisi üyesi İsmail Arar vardı. Arar, sert sözlerle taslakta Cumhurbaşkanı’nın geniş yetkileri olmasını eleştiriyordu:
“Tüm sistem içinde sorumlu olan Başbakan ve sorumsuz olan Cumhurbaşkanıdır. Urfa’nın Viranşehir ilçesinin bilmem ne bucağında bucak müdürü olmak dururken kalkıp da başbakan olmak isteyen cesur kişiyi bulup şimdiden mübarek ellerinden öpmek istiyorum…”