Pardon, o darbeyi biz yapmıştık -4-
Üç gün önce (5 Ağustos 1953) bir darbeyi püskürtmüş şehirde evlerine dönmeyen Tahranlıların doldurduğu sokaklarda ilerleyen araba Parlamento Meydanı’nın ortasında göstericiler tarafından...
Üç gün önce (5 Ağustos 1953) bir darbeyi püskürtmüş şehirde evlerine dönmeyen Tahranlıların doldurduğu sokaklarda ilerleyen araba Parlamento Meydanı’nın ortasında göstericiler tarafından yıkılmış bronz Şah Rıza heykelinin yanından geçti.
Heykelin aralarına çok sayıda provokatörün karıştığı komünist TUDEH’liler tarafından iplerle çekerek yıkılması hâlâ saltanata veda hisleriyle bağlı İranlıların ve ordunun öfkesini çekmişti.
Araba günlerdir süren gösteriler sırasında polise göstericilere müdahale etmeme emri veren Musaddık’ın oturduğu evin bahçesine girdi.
Başbakan’ın takım elbisesini giyerek nezaketle karşıladığı misafiri ABD Büyükelçisi Loy W. Henderson’dı.
Büyükelçi, haziran ayında Washington’da darbenin planlandığı toplantılara katılmak için ayrıldığı Tahran’a, Alp Dağları’ndaki bir otelde darbenin olmasını beklerken, 15 Temmuz gecesi radyodan darbenin başarısız olduğunu duyar duymaz geri dönmüştü.
Tüm bunlardan habersiz Musaddık, Büyükelçi’yi, kaçtığı Bağdat’tan darbeyle bir ilgisi olmadığını açıklayıp duran Şah’ı hâlâ Washington’un İran’ın meşru lideri gibi görmesini şikâyet ederek karşıladı.
Büyükelçi de samimi bir dille Musaddık’a “dost bir ülkenin iç işlerine karışma eğiliminde olmadıklarını” anlattı. İlk güvensizlik kolay aşılmıştı.
Büyükelçi, sebeb-i ziyareti olan esas konuşmasına geçti. Darbe sonrası gösteriler sırasında Amerikan vatandaşlarına ve elçilik görevlilerine yönelik saldırılardan, özellikle TUDEH’lilerin düşmanca tavırlarından, telefonlarının çalınıp “Yankee Go Home” diye bağırılmasından duyduğu rahatsızlığı uzun uzun anlattı. Hassas bir insan olan Musaddık üzülmüştü. Hâlâ Britanya’ya karşı kaybetmemesi gerektiğini düşündüğü Amerikalıların başına bir şey gelmesinden de endişe duymuştu.