Siyasi tekfircilik de öldürür…
“Partiler arasında kurulan koalisyonlar, bu koalisyona katılan partilerden her birinin kendi görüşlerinde belli ölçülerde fedakârlık yapmasını gerektirir. Bu bakımdan partilerin kendi programlarını tam olarak...
“Partiler arasında kurulan koalisyonlar, bu koalisyona katılan partilerden her birinin kendi görüşlerinde belli ölçülerde fedakârlık yapmasını gerektirir. Bu bakımdan partilerin kendi programlarını tam olarak tatbik etmeleri eksiksiz olarak gerçekleştirmeleri beklenemez. Bununla birlikte … koalisyon hükümeti kırgınlık ve acıları gidererek bütün geçmişin bir yana bırakılmasını, karşılıklı bağışlama ve hoşgörüye dayanan bir kardeşlik ortamının kurulmasını ilk görev sayar.”
Eğer önümüzdeki 45 gün içinde bir koalisyon hükümeti kurulabilirse imzalanacak protokolün girişinde muhtemelen benzer cümleler yazacak. Zor ama imkânsız değil. Öyle olsa 1974 yılının Ocak ayında yukarıdaki protokolde üç noktalı yerde CHP ve MSP’nin adları yan yana gelemezdi.
Bir tarafta laikliğe aykırı eylemleri yüzünden iki sene önce kapatılmış, lideri İsviçre’ye gitmiş Milli Nizam Partisi’nin devamı olan Milli Selamet Partisi. Tam karşısında da onun “hak geldi batıl zail oldu”da batıl olarak kastettiği pek çok şeyi temsil eden CHP.
Laiklerle dindarlar arasında ilişkilerin 0 düzeyinde olduğu, dinci, yobaz terminolojisinin ayıp olmadığı zamanlar…