Victor D’Hondt’un sızlayan kemikleri...
Karar Gazetesi Yazarı Yıldıray Oğur'un bugünkü (22.03.2022)''Victor D’Hondt’un sızlayan kemikleri...'' başlıklı yazısı.
Seçime bir yıldan biraz daha fazla var ve Meclis’in önüne seçim kanunda değişiklik teklifi geldi.
20 yıllık AK Parti iktidarında yapılan altı genel, dört yerel, iki Cumhurbaşkanlığı seçimi ve üç referandum öncesinde rastlanmamış bir telaş bu.
En yakın örneği 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde getirilen seçim ittifakı izni.
Peki, seçimleri son dakika seçimin kurallarını değiştirerek kazanmak mümkün mü?
72 yıl öncesine gidelim.
Türkiye 14 Mayıs 1950 seçimlerine doğru gitmektedir.
27 yıllık CHP iktidarı, seçim güvencesi verilmezse seçimleri boykot etmeyi düşünen muhalefete 1946 seçimlerindeki fiyaskosunun tekrarlanmayacağı güvencesini vermiş ve bunun için yeni bir seçim kanunu masaya getirmiştir.
Yeni seçim kanununu iktidardaki CHP, muhalefetteki Demokrat Parti ve Millet Partisi ile müzakere eder.
1946 seçimlerinin yapıldığı eski seçim kanununda olmayan gizli oy, açık sayım ilkesinde, seçimlerin yönetiminin yürütmeden yargıya verilmesinde ve bunun için Yüksek Seçim Kurulu’nun kurulmasında iktidarla muhalefet anlaşır.
Ama seçimin usulü konusunda iktidar ile muhalefet arasında görüş ayrılığı vardır.
CHP iktidarı, 1946 seçimlerinin de yapıldığı basit çoğunluk sisteminde ısrarcıdır, muhalefet ise nisbi temsil sistemi için bastırmaktadır.
Basit çoğunluk sistemi bir seçim bölgesinde en çok oyu alan partinin milletvekilliğini alması üzerine kuruluydu.
Aslında o tarihlerde Batı’daki pek çok demokratik ülkede seçimler basit çoğunluk sistemiyle yapılmaktaydı. Ama bir farkla: Bu ülkelerde seçim bölgeleri daraltılmıştı, tek isimli seçim çevrelerinde en çok oyu alan parti o tek milletvekilliğini de alıyordu.
Türkiye’deki seçim sisteminde ise bir seçim bölgesinde çok sayıda milletvekilliği vardı ve kazanan bu milletvekilliklerinin tamamını alıyordu.
Büyük adaletsizliklere neden olan böyle bir seçim sistemi demokratik ülkelerin hiçbirinde yoktu.