Emperyalist ülkelerde sınıf mücadelesi olmaz mı?
Emperyalist ülkelerin işçi sınıfları, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, sömürgelerden aktarılan ekonomik artıktan pay aldıkları için, kapitalizmin ve 19. yüzyılın sonlarından...
Emperyalist ülkelerin işçi sınıfları, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, sömürgelerden aktarılan ekonomik artıktan pay aldıkları için, kapitalizmin ve 19. yüzyılın sonlarından itibaren de emperyalizmin destekçisi oldu. Diğer bir deyişle, 19. yüzyılın ortalarında “kapitalizmin mezar kazıcıları” olarak nitelendirilenler, emperyalizmin ve kapitalizmin payandalarına veya destekçilerine dönüştürüldü.
MARX VE ENGELS
Marx ve Engels 1858 yılından itibaren bu konuya eğilmeye başladılar. Bu yıllarda İngiltere’de Çartist hareketin devrimci kanadının önderlerinden Ernest Jones, işçi sınıfı ile orta sınıf reformcularının işbirliğini sağlamaya yönelik bir konferans çağrısı yaptığında, F.Engels, 7 Ekim 1858 tarihinde Marx’a yazdığı mektupta, İngiliz işçi sınıfının burjuva proletaryaya dönüşmesinden söz etti: “İngiliz proletaryası gerçekte giderek daha fazla burjuva oluyor; öyle ki, tüm ulusların en burjuvası olan bu ulus, gözüktüğü kadarıyla, nihai olarak, bir burjuvazinin yanı sıra bir burjuva aristokrasiye ve bir burjuva proletaryaya sahip olmayı amaçlıyor. Tüm dünyayı sömüren bir ulus için tabii ki bu belirli bir ölçüde geçerli nedenlere dayanmaktadır.”
“Burjuva proletarya” kavramının 1858 yılında gündeme gelmesi herhalde 1857 yılındaki ekonomik krizde İngiliz işçi sınıfının büyük ölçüde tepkisiz kalmasına bağlıydı.
Marx, 16 Nisan 1863 tarihinde Engels’e yazdığı mektupta “İngiliz işçilerinin belirgin burjuva hastalığı” demektedir.
Marx ve Engels, “İngiliz proletaryasının burjuvalaşması”nı İngiltere’nin dünyanın önemli ticari ilişkilerindeki te...