Kemalist Devrim’de işçi sınıfının rolü
Kemalist Devrim, Türkiye’nin milli demokratik devriminin en başarılı aşamasıdır. Ancak 1946 yılından itibaren Kemalist Devrim’den sapıldı. Günümüzün görevi, Kemalist Devrim’i daha da geliştirerek...
Kemalist Devrim, Türkiye’nin milli demokratik devriminin en başarılı aşamasıdır. Ancak 1946 yılından itibaren Kemalist Devrim’den sapıldı. Günümüzün görevi, Kemalist Devrim’i daha da geliştirerek hayata geçirmek, milli demokratik devrimimizi ilerletmektir.
KEMALİST DEVRİM’İN İLK AŞAMASINDA İŞÇİ SINIFI
Kemalist Devrim’in 1923-1946 döneminde Türkiye’de işçi sınıfı son derece zayıftı. Sınıf bilinci ve hatta işçilik bilinci bile çok geriydi. Kemalist Devrim, bu aşamada, işçi sınıfının bir kesimini oluşturan memurların öncülüğünde köylülüğe dayandı.
Türkiye’nin nüfusu 1927 yılında 13.6 milyon, 1935 yılında 16.2 milyon, 1940 yılında 17.8 milyon ve 1945 yılında 18.8 milyondu. 1935 yılında 7 ve daha yukarı yaşlardaki toplam nüfusun yalnızca yüzde 20’si okuma yazma biliyordu. Erkeklerin yüzde 69’u, kadınların ise yüzde 90’ı okuma yazma bilmiyordu. 1945 yılında erkeklerin yüzde 56’sı, kadınların yüzde 83’ü okuma yazma bilmiyordu.
1923-1946 döneminde ücretlilerin sayısı azdı.
1927 yılında Cumhuriyet döneminin ilk sanayi ve işyerleri sayımı da yapıldı. Türkiye’de 65.245 işyeri bulunuyordu. Bu işletmelerin yüzde 43’ünde ücretli işgücü istihdamı yoktu. 4 ve daha fazla sayıda kişinin çalıştığı işyerlerinde toplam 165.886 kişi bulunuyordu. Bu kişilerin 10.941’i patron, 7817’si memur (büroda çalışan işçi ve teknisyen) ve 147.128’i işçiydi. İşçilerin 22.684’ü 14 yaşın altındaydı.