Kıdem tazminatınızı koruyun
Ekonomik kriz her geçen gün daha da derinleştikçe, hükümetin ve işverenlerin kıdem tazminatına yönelik tehditleri yoğunlaşarak sürüyor. Asıl büyük tehlike, belirli süreli iş sözleşmesinin...
Ekonomik kriz her geçen gün daha da derinleştikçe, hükümetin ve işverenlerin kıdem tazminatına yönelik tehditleri yoğunlaşarak sürüyor. Asıl büyük tehlike, belirli süreli iş sözleşmesinin kullanılmasının yaygınlaştırılmasıyla, o tarihten sonraki çalışmalarda kıdem tazminatının tümüyle ortadan kaldırılmasıdır. Ancak mevcut uygulamanın korunması durumunda da, işçilerin bazı hataları veya eksiklikleri, kıdem ve ihbar tazminatlarının yanmasına ve işe iade davasının engellenmesine neden olmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 25/II.maddesinde özetle yer alan bu durumlardan ikisine ait Yargıtay kararları, konuyu bilmeyenlerin nasıl hata işleyebileceğini ve haklarını kaybedeceklerini göstermektedir.
GÜVENİN KÖTÜYE KULLANILMASI
İşçinin işyerinden tazminatsız olarak çıkarılmasına yol açacak bir davranış da güveni kötüye kullanması veya hırsızlıktır (4857/25/II/e):
İşçinin güveni kötüye kullanmasına ilişkin bazı Yargıtay kararları şöyledir (Uğur Ocak, Feshe Bağlı İşçilik Alacakları, Ankara, 2015):
"Kredi kartları ile işyeri pos makinesinden para çekilmesi eylemi sabit olduğundan ceza davasından beraat etse de işveren feshi haklıdır. (...) Davacının müşterilerin nakit olarak verdiği parayı kendisine alıp, kendisine ait kredi kartıyla bu yakıt ve malları kendisine alıyormuş gibi işlem yaptığı sabittir." (9.HD. 2009/7812 E. 2011/7280 K. 17.03.2011)
"Kredi kartını müşteriye kullandırması nedeniyle işveren feshi haklıdır." "İşçinin işyerinden mal satın alan müşterilerden malın karşılığı olan ücretleri nakit olarak aldığı, karşılığında kendi kredi kartını kullanarak satış meblağını taksitli olarak davalı işverenlik hesabına aktardığı anlaşılmaktadır." (9.HD. 2012/27552 E. 2014/20423 K....