Kim işçi, kim memur?
Türkiye’de 1970’li yıllarda en çok tartışılan konulardan biri, kamu kesiminde kimlerin “memur”, kimlerin de “işçi” statüsünde...
Türkiye’de 1970’li yıllarda en çok tartışılan konulardan biri, kamu kesiminde kimlerin “memur”, kimlerin de “işçi” statüsünde çalıştırılacağıydı.
Günümüzde kamuda çalışanlar hangi statüde istihdam edilirlerse edilsinler, Türkiye’nin onayladığı ve iç hukukunun üstünde bir yere yerleştirdiği Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmelerine göre, “devletin yönetiminden sorumlu üst düzey memurlar” dışında tüm ücretli çalışanların, grevli, gerçek toplusözleşmeli sendikalaşma hakkı ve iş güvencesi olmalıdır.
Bu anayasal zorunluluğun bulunmadığı dönemlerde, kamu kesiminde kimlerin “memur”, kimlerin “işçi” statüsünde çalıştırılacağına ilişkin çalışmalar yapıldı.
1975 VE 1976 YILLARINDAKİ DÜZENLEMELER
Süleyman Demirel’in başbakan, Necmettin Erbakan, Turhan Feyzioğlu ve Alpaslan Türkeş’in başbakan yardımcısı olduğu IV. Demirel Hükümeti (I. Milliyetçi Cephe, 31.3.1975-21.6.1977) döneminde, 26 Kasım 1975 günlü Bakanlar Kurulu kararıyla, “Kurumlardan Hangilerinin Devlete Verilmiş Asli ve Sürekli Bir Kamu Hizmetini Genel İdare Esaslarına Göre Yürütmekle Yükümlü Olduklarının, Hangilerinin Bu Nitelikte Bulunmadıklarının Tespitine Dair Karar”ı kabul etti ve yayımladı. 7/10986 sayılı Bakanlar Kurulu kararının ekindeki 1 no.lu listede 92 kurumun “devlete verilmiş asli ve sürekli bir kamu hizmetini genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü” olduğu belirleniyordu. Ancak bu 92 kurumun atelye, imalathane, fabrika, şantiye ve sınai işletme türünden işyerlerinde çalışanlar da işçi statüsünde çalıştırılacaktı.