Köylünün ve işçi sınıfının desteği nasıl kazanılır?
Küçük üretici köylümüz olumlu özellikleri açısından esnafımızla aynıdır. Çıkarlarına dokunmadığınız sürece çok keyiflidirler. Hele 31 Mart öncesinin kış...
Küçük üretici köylümüz olumlu özellikleri açısından esnafımızla aynıdır. Çıkarlarına dokunmadığınız sürece çok keyiflidirler. Hele 31 Mart öncesinin kış aylarında pek işleri yoktur. Köy kahvesinde kağıt veya taş oynayıp, vakit öldürürler. Bu sürede köylerine gelen bir konuk bir anda ilgi odağı olur. “Hele bir de şunları dinleyelim,” derler. Bu ilgiyi, güven ve destek olarak yorumlamak aşırı iyimserliktir. Ancak onlar da çok sağlamcı ve gerçekçidirler. Yüzyıllardır süregelen tarımsal üretimin acımasızlığı bu özelliklerini daha da pekiştirmiştir. Ayrıca, kentlerde kimin kime oy verdiği pek bilinmez. Ancak köyün siyasal tercihleri kolayca belirlenebilir. Muhalif bir partiye oy vermek, iktidar tarafından cezalandırılmanın bir nedeni de olabilir. Çarıklı erkan-ı harplerimiz bunu da düşünür.
Köylünün derdi mazottur, elektriktir, gübredir, tohumdur, tarım ilacıdır, ürünün uygun fiyatla pazarlanmasıdır, tarımsal kredi borçlarıdır. Kredi kartları ve tüketici kredilerinin yaygınlaşmasıyla, bir de bunların faizi ve aylık ödemeleri sorunu vardır. Ancak küçük üretici köylünün günümüzde pek kitle eylemi yoktur. Çiftçilerin büyük bölümünün üye olduğu ziraat odaları da sessizliğini korumaktadır.
Muhalif bir siyasi parti bunların herhangi birine bugün çözüm getirebilir mi? Belki bir üretici kooperatifi kurabilirsiniz. Belki köylünün narenciyesine dış pazar ararsınız. Ancak uzmanlık isteyen bir alana girildiğinde başarısızlık olasılığı da az değildir. Ama bunların hiçbiri bugünden yarına somut yarar getirmez. Belki Türkiye ile Rusya’nın ilişkilerindeki sorunların çözümüne katkıda bulunarak belirli bir bölgenin üreticisinin bir bölümünün pazar sorununun aşılmasına katkıda bulunabilirsiniz. O kadar.
Köylüye bugün hemen somut yarar sağlayamazsanız, yapılan güzel sohbetlere kanmayın. Sohbetin ve dertleşmenin güzelliğinin kaynağı, köylümüzün efendiliğidir. Ancak o efendi köylüler kimseye öyle kolay güvenmezler ve destek vermezler.
İŞÇİLER FARKLIDIR
Türkiye’de gelir getirici bir işte çalışanların yüzde 70’i işçi ve memur. İşsizleri ve işçi ve memur emeklilerini de sayarsanız, işçi sınıfımızın halkımızın dörtte üçünü oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 19,8 milyon ücretlinin 16,8 milyonu “işçi” statüsündedir. Geri kalanı memur ve sözleşmeli personeldir. Bunların da toplu sözleşme kapsamındaki sendikalı bölümü yalnızca 1 milyon. Yaklaşık 15,8 milyon işçi, sendikasız ve toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında.