Yeni bahar eylemleri dalgası geliyor (mu?)
1989 yılında gerçekleşen Bahar Eylemleri, Türkiye tarihinde işçi sınıfının en geniş katılımlı meşru ve demokratik tepkisiydi. Bakalım Bahar Eylemlerinin 30. yıldönümünde yeni bir...
1989 yılında gerçekleşen Bahar Eylemleri, Türkiye tarihinde işçi sınıfının en geniş katılımlı meşru ve demokratik tepkisiydi.
Bakalım Bahar Eylemlerinin 30. yıldönümünde yeni bir Bahar Eylemleri dalgası yaşayacak mıyız? Yaşarsak, bu enerjiden kim yararlanacak? Yaşamazsak toplumsal çürüme hangi boyutlarda olacak?
Türkiye ekonomisi giderek derinleşen bir ekonomik kriz yaşıyor. Bu ekonomik krizin faturası öncelikli olarak işçilere çıkarılıyor. İşten çıkarılan, ücretini alamayan, kıdem tazminatı ödenmeyen, vb. işçilerin birbirinden kopuk direnişleri yaygınlaşıyor. Kamu kesiminde kadroya geçirilen 800 bine yakın taşeron işçisinin ve asgari ücretli işçilerin sorunları 31 Mart sonrasında daha da artacak.
Peki, bugün birbirinden kopuk olarak dağınık bir biçimde bazı işyerlerinde gelişen işçi eylemleri, ne zaman bütünleşir ve büyük kitle mücadelelerine dönüşür?
Hiçbir siyasi örgüt, hayatından memnun kitleleri harekete geçiremez. Ancak hayatından memnun olmayanların mücadelelerini yönlendirebilir; onlara önderlik edebilir. İnsanlar hayatlarından giderek daha fazla şikayetçi oluyor; çözüm arıyor. Öncü siyasi örgüt, sunulan bu tarihsel fırsattan yararlanabilirse, bu alanda olgunlaşan tepkiye önderlik edebilir.
Peki, hangi koşulların olgunlaşması gerekir?
KENDİLİĞİNDENCİ HAREKETİN ÖNKOŞULLARI
Yüzbinlerin kendiliğinden gelişen meşru ve demokratik kitle eylemlerinin iki önkoşulu vardır: (1) Ciddi bir mutlak yoksullaşma ve haklara yönelik ciddi saldırılar. (2) Tepki verildiğinde başarı şansı.
Bu iki koşul bir araya gelmediğinde, ortaya çıkacak sonuç toplumsal patlama değil, toplu...