Merter'e düştü yolum
Tekstil. Epeyce ilerlediğimiz bir alan. Merter’de sayısız mağaza. Öğle vakti işlerin hızlandığı yüzlerin gerildiği bir ortam. Kumaşlar, kabanlar yerlere serili, eskisi gibi yüzlerce yabancı kadın ağırlaşmış ürün dolu siyah poşetlerle dolaşmıyor.
Virüs hergün biraz daha içimize işliyor. Gittiğim semtlerde süngülerin düştüğünü, daha önce ‘maskeye inanmıyorum, bana bir şey olmaz, kuralları takmam’ diyerek meydan okuyanların, usulüne uygun biçimde maskeli olduğunu görüyorum. Bir iş için Merter’e doğru yola çıkıyorsam, hız bakımından en uygun vasıta elbette ki metro. İş saati değilse görece korunaklı bir yolculuk mümkün.
Aksaray, Fatih, Topkapı, Bayrampaşa, Sağmalcılar, Kocatepe, Otogar, Terazidere, Davutpaşa, Merter. Yıllarca bu tarafta çalışmışsam, hemen her durakta şehrin hafızasıyla birlikte akmam normal. Sağmalcılar cezaevinden kimler geldi kimler geçti. Sonra her zamanki zihinsel akış, insanlar neden cinayet işleyince mesela kadın ya da erkek eşini baltayla doğrayınca kader kurbanı olur da, fikirlerinden dolayı tutuklanınca siyasi suçlu denilir daha affedilmez bir cürmün failleri oldukları ima edilerek.
Şehrin hafızası yaşadığı sürece insanın etine kemiğine işliyor. Sağmalcılar cezaevi-değişen adıyla Bayrampaşa- 19 Aralık’ta gerçekleşen Hayata Dönüş Operasyonu katliamından sonra iflah olmadı. 2008’de çağdaş standartlara uymadığı, üzücü anılar barındırdığı gerekçesiyle törenle kapatıldı. Yerine normal bir yaşam alanı oluşturuldu. Şehrin belleği gönendirici ve kahredici türlü çeşit anılarla dolu.