O Suriyeli bir çocuk
Son Vapuru Kaçıranlar yüz sayfalık etkileyici bir kitaptır. Birinci Cihan Harbi’nin sonunda, 1919’da Beyrut limanına gelen son Türk gemisine binemedikleri için anavatana dönemeyen ve Lübnan’da kalan bir ailenin hikayesi. ...
Son Vapuru Kaçıranlar yüz sayfalık etkileyici bir kitaptır. Birinci Cihan Harbi’nin sonunda, 1919’da Beyrut limanına gelen son Türk gemisine binemedikleri için anavatana dönemeyen ve Lübnan’da kalan bir ailenin hikayesi. Anılarını kaleme alan Sait Hurşit, babaannesinin rahatsızlığı yüzünden gemiye binemeyen ailesinin kaderini yaşamış, Lübnan’da doğup orada kalmıştır. Bu hatıralar Osmanlının o büyük coğrafyasının parçalanışında dört bir yana savrulanların kendi zaviyelerinden anlattıkları binbir hikayeden birisi. “Mare nostrum” hikayesi bir bakıma. Romalılar Akdeniz’e “bizim deniz” dermiş. Herkesin Akdeniz’i nasıl kendineyse, parçalanma, dağılma sırasında yaşananlar, yaralar, anılar da binbir çeşit, paramparça. Ege Akdeniz Marmara başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanı geniş Osmanlı topraklarından türlü çeşit sebeplerle göçüp gelen göçmenlerle dolu. Bu topraklarda şefkat ve iyilik görmeyi herkesin kendine hak görmesi ne kadar kıymetli. Gelenlerle güçlendik genişledik, dar bir ulus tanımına hapsolmak yerine mütekamil bir millet olduk.