MKE
İstanbul, Ege, Akdeniz işgal altındaydı, Karadeniz’de yer yer işgal müfrezeleri vardı, Anadolu’nun dışarıya açılabilen tek penceresi İnebolu’ydu.Büyük gemilerin yanaşmasına müsait bir...
İstanbul, Ege, Akdeniz işgal altındaydı, Karadeniz’de yer yer işgal müfrezeleri vardı, Anadolu’nun dışarıya açılabilen tek penceresi İnebolu’ydu.
Büyük gemilerin yanaşmasına müsait bir limanı yoktu, iskelesi bile yoktu, bu durum hem dezavantaj, hem avantajdı.
Yeraltı teşkilatımız Mim Mim Grubu tarafından İstanbul’dan kaçırılan silah ve cephane, takalarla İnebolu açıklarına getiriliyor, gecenin simsiyah karanlığında kayıklarla kıyıya taşınıyordu.
Bu coğrafi zorluk, işgal zırhlılarının da kıyıdan uzakta kalmasını sağlıyordu.
Bir takamızın geldiği haber edildiğinde, İnebolu halkı, genç yaşlı, kadın erkek demeden sahile koşuyordu, sandıklar elden ele, omuzdan omuza taşınıyor, evlere istifleniyor, üzerleri muşambayla örtülüyor, kağnı konvoylarıyla Anadolu’ya sevkedilene kadar başında nöbet tutuluyordu.
İnebolu-Ankara arasındaki eski çağlardan beri kullanılan 340 kilometrelik kervan yolu, Küre Dağları ve Ilgaz Dağı’nın adeta geçit vermeyen güzergahı, milli mücadelenin şah damarıydı, nefes borusuydu.