Müdafaa-i Hukuk
Birbirinden bağımsız hareket eden, hatta birbirini hiç tanımayan insanların, kimseden emir almadan, aynı ideal etrafında toplanmasıyla oluşmuştu. Gönüllü hareketiydi. Nizamnamesine göre “vatanın maruz...
Birbirinden bağımsız hareket eden, hatta birbirini hiç tanımayan insanların, kimseden emir almadan, aynı ideal etrafında toplanmasıyla oluşmuştu. Gönüllü hareketiydi. Nizamnamesine göre “vatanın maruz kaldığı hadiseler” yüzünden, “milli vicdan”la kurulmuştu. Farklı farklı görüşler aynı çatı altındaydı, “her türlü siyasi cereyanın dışında”ydı. * Adı üstündeydi… Hukuk'u müdafaa ediyordu. * Dünyada örneği yoktu. Tarihte ilk ve tekti. * Devleti yönetenler tarafından “cumhuriyetçilik”le suçlandı! Emperyalist güçler tarafından “asi” ilan edildi. Çünkü… Özgürlüğü, bağımsızlığı, vatanın bütünlüğünü, milli egemenliği hakim kılmayı amaçlıyordu. Neticede, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin temel harcında yeraldı, cumhuriyetimizin, demokrasimizin, hukuk devletimizin çekirdeğini oluşturdu. * Bugün yaşananlar da… Müdafaa-i hukuk'tur. * Diyap Ağa'yla Celal Bayar'ın aynı çatı altında buluşması gibi, Tunceli'yle İzmir'in aynı görüşü dile getirmesi… Müftü Börekçizade Rıfat'la muallim Faika hanım'ın aynı hakkı savunması gibi, Ankara'yla İstanbul'un aynı amaca yönelmesi… Ziraatçı Faik bey'le gazeteci Remzi bey'in aynı vicdanla hareket etmesi gibi, Edirne'yle Adana'nın aynı duyguda birleşmesi… Tüccar Hasan bey'le evkadını Saime hanım'ın aynı özgürlüğü istemesiyle, Artvin'le Antalya'nın aynı ruha sahip olması… Çağdaş müdafaa-i hukuk'tur. * Şöyle tarif ediyordu Fevzi Çakmak… “Eğer o günlerde bir tayyareden memlekete bakarsanız, yer yer yanan ateşler görürdünüz, bunlar ışıldayan çoban ateşleriydi, hepsini birleştirecek alev lazımdı, işte o da Mustafa Kemal'in meşalesiydi.”