Ömer’le Barış
2017’ye yeni girmiştik. El Bab’ta kan gövdeyi götürüyordu. Tanklarımız vuruluyor, mayınlar patlıyor, sağanak roket yağıyordu. 71 şehit verdiğimiz Suriye harekatında görev yapan uzman çavuşumuz...
2017’ye yeni girmiştik.
El Bab’ta kan gövdeyi götürüyordu.
Tanklarımız vuruluyor, mayınlar patlıyor, sağanak roket yağıyordu.
71 şehit verdiğimiz Suriye harekatında görev yapan uzman çavuşumuz Ömer Özkan, El Bab cehenneminin ortasında, yıkılmış binaların enkaz yığınları arasında bitkin halde bir kedi buldu.
Yara bere içindeydi.
Açlıktan, susuzluktan ölmek üzereydi.
Matarasından su verdi, sırt çantasını açtı, kumanyasını paylaştı.
Kedicik kimbilir kaç günden sonra bulduğu yemeği şapırdata şapırdata hayata geri dönerken, Ömer kara kara düşünüyordu…
Orda öylece bıraksa, gönül razı değil, götürse, nereye götürecek?
El Bab dediğin yerde çadır bile yoktu, kahraman evlatlarımız canlı bombaların arasında ölümle koyun koyuna uyuyordu.
Bir çare bulacağız elbet diye düşündü, parkasının göğsünü açtı, kediyi oraya yerleştirdi, artık ben nereye sen oraya dedi gülümseyerek…
Hakikaten öyle oldu. Neredeyse 24 saat boyunca, Ömer’in göğsünde yaşadı kedicik… Beraber yediler, beraber çarpıştılar, canlı bombaların can pazarında beraberce hayatta kaldılar. Neticede sağ salim garnizona geldiler.
*
“Yurtta Barış Dünyada Barış” diyen Mustafa Kemal’in askeri Ömer… Savaşın ortasında bulduğu bu kediye ne isim verdi biliyor musunuz?