S400
Nato’ya girdik. Amerikalılar bize girdi. Bismillah ilk iş, İzmir’e geldiler. Kavaklıdere Köyü’nde orman içindeki dağı oydular, nükleer saldırıya dayanıklı savaş karargahı kurdular.
Bilahare, Çiğli’de inşaata başladılar.
Toki apartmanı yapar gibi betonarme iskeleler diktiler.
Sayın ahalimiz “bunlar ne?” diye merak edince, “salça fabrikası kuracağız” dediler.
İskeleler bitti, 18’er metre boyunda boru gibi şeyler kondurdular.
Sayın ahalimiz gene merak etti, “bunlar ne?” diye sordu, bu defa “minare” dediler.
Evet, minare dediler.
Gel gör ki, bu minarelerden ezan okunmuyordu, etrafı tel örgülerle çevriliydi, kapısında kurt köpekli Amerikan askerleri nöbet tutuyordu.
Sayın ahalimiz bu durumu da merak etti, “hani bunlar minareydi?” diye sordular, Amerikalılar makul şekilde izah etti, “minare yapmaktan vazgeçtik, bunlar İbrahim” dediler.
İbrahim’lerin kenarında IRBM yazıyordu, intermediate range ballistic missile, orta menzilli balistik füze… Sovyetler’i vurmak için getirilmişti, Jüpiter füzeleriydi.
Üstüne fotoğrafta gördüğünüz gibi Türk Bayrağı monte ettiler.