Sosyal medya olmasa hepimizi gömerler kimsenin haberi olmaz
Sözcü Gazetesi Yazarı Yılmaz Özdil'in bugünkü (15.02.2023)'' Sosyal medya olmasa hepimizi gömerler kimsenin haberi olmaz'' başlıklı yazısı.
19 yıl önceydi.
Yine böyle bir deprem felaketiydi.
Ama Türkiye’de değil, tee Hint Okyanusu’ndaydı.
9.3 büyüklüğündeydi.
Hatırlarsınız…
Tsunami oluştu.
Endonezya kıyılarına vurdu.
230 bin insan hayatını kaybetti.
Dünya orada ne olduğunu merak ederken, dünyanın en büyük haber ajansları felaket bölgesinden henüz tek kare görüntü bile geçememişken, o güne kadar dünyada adı sanı bilinmeyen bir tabloid gazete, Norveç gazetesi Verdens Gang şakır şakır videolar yayınlamaya başladı.
Onbinlerce muhabiri bulunan, en ileri iletişim teknolojilerine sahip olan Amerikan, İngiliz, Fransız haber ajansları çuvallamıştı, felaket bölgesine ulaşamadıkları için görüntü alamıyorlar, aktaramıyorlardı.
Ama, tee Norveç'teki küçücük tabloid gazete, felaket bölgesinde “muhabiri bile yokken” bunu olağanüstü şekilde başarıyordu.
Çünkü…
Norveç dışında tanınmayan bu gazete, bu felaketten bir yıl önce klasik habercilik yöntemlerini terkederek “vatandaş gazeteciler” için özel telefon hattı kurmuştu, Norveç genelinde bunun reklamını yapmıştı, her Norveç vatandaşını “muhabir” olmaya davet etmişti.
Tsunami vurur vurmaz, felaket bölgesinde bulunan Norveçli turistler cep telefonlarıyla görüntüleri kaydetmiş, gazeteye göndermişti.
Yani, aslında ortada bir habercilik mucizesi yoktu.
Zeka vardı.
Klasik habercilik yöntemleri “gerizekalı” durumuna düşmüştü.
Böylece, dünyanın en büyük haber ajansları tsunaminin ilk ürpertici dakikalarını ıskalarken, Norveç gazetesi bölgedeki vatandaş muhabirlerinden faydalanarak, tsunamiyi saniye saniye göstermişti.
Basın tarihinde milattı.
Habercilik refleksinde rakipsiz olan Amerikan medyası bile fena çuvallamıştı ama, aslında “vatandaş gazeteciliği” denilen kavram, 90'lı yıllarda Abd'de ortaya çıktı.