Yaver
Saat 9'u 25 geçe…Matem halindeki Dolmabahçe Sarayı tek el silah sesiyle irkildi. Sedef kabzalı Smith Wesson'ın namlusundan çıkan mermi, adeta çığlık gibi koridorları dolaştı. Koştular hemen alt kata…...
Saat 9'u 25 geçe…
Matem halindeki Dolmabahçe Sarayı tek el silah sesiyle irkildi. Sedef kabzalı Smith Wesson'ın namlusundan çıkan mermi, adeta çığlık gibi koridorları dolaştı. Koştular hemen alt kata… Kanlar içinde yerde yatıyordu. Kalbine dayamış, tetiğe basmıştı.
*
Salih Bozok…
Mustafa Kemal'in yaveriydi.
*
Selanik'ten mahalleden arkadaştılar, ikisi de 1881'liydi, akrandılar, tee en başından beri, Bandırma vapurundan beri yaveriydi, ateşten gömleği gönüllü giymişti. Neler yaşamışlardı birlikte, ne maceralar, ne vuruşmalar, birbirlerine öylesine yakındılar ki, Mustafa Kemal evlendiğinde, Latife hanım'ın şahidi Salih'ti, Zübeyde hanım rahmetli olduğunda, oğlu yetişemedi, cenazesini Salih kaldırdı, Salih toprağa verdi.
*
Salih'in eşi Düriye hanım, Nuri Conker'in kızkardeşiydi, Nuri Conker ise Atatürk'e “Kemal” diye hitap edebilen dünyadaki tek insandı. Üçü birlikte büyümüştü, çocukluk arkadaşı, kardeşten öteydiler. Yaver deniyor ama, Mustafa Kemal'in canını emanet ettiği adamdı Salih.
*
Saat 9'u 5 geçe de yanındaydı… Başucunda dua ediyordu. Ruhunu teslim ettiğinde, gözlerinden iki damla süzüldü, eğildi, elini öptü, çıktı dışarı, alt kata indi, odasına girdi, çekti her daim belinde taşıdığı beylik tabancasını, soğuk namluyu iman tahtasına dayadı, tetiğe bastı.
*
Ölmedi Salih… Mermi kalbini sıyırmış, iki üç milim yanına saplanmıştı. Apar topar Şişli Sıhhat Yurdu'na kaldırıldı, ameliyat edildi, kurtarıldı. Canlı cenaze gibi yaşamaya devam etti. Canından çok sevdiği Mustafa Kemal'iyle birlikte gidememişti, hayata küsmüştü, neredeyse hiç kimseyle konuşamaz olmuştu, evinden, odasından çıkmadan yaşadı, anca iki sene devam edebildi, mermiyle delemediği kalbi, sıkıntısından kendi kendine durdu.
*