Yeni Türkiye diye diye eski Türkiye’ye mi dönüyoruz?
Bu soru 17/25 Aralık’tan beri kafalarda...Tuhaf bir süreçten geçtik zira…Şu son 15 yılda yaşadıklarımıza baksanıza…AK Parti’nin ilk yıllarında ‘can düşmanı’ yerleşik...
Bu soru 17/25 Aralık’tan beri kafalarda...
Tuhaf bir süreçten geçtik zira…
Şu son 15 yılda yaşadıklarımıza baksanıza…
AK Parti’nin ilk yıllarında ‘can düşmanı’ yerleşik düzendi.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın bile başı kapalı eşleriyle resepsiyonlara katılamadığı dönemdi.
“Ordu göreve” pankartıyla yürüyen akademisyenler,
İktidardaki partiyi kapatmaya yeltenen hukuk düzeni vardı.
Bir de yeni 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat özlemiyle AK Parti’yi devirme arzusundaki askerler…
***
FETÖ tam da buradan beslendi…
Hele hele 27 Nisan E-muhtırası bulunmaz fırsat verdi.
Sarıkız, Ayışığı gibi ortaya saçılan planlar, aslında her an darbe yapmasından korkulan ‘ulusalcıların’ eliyle örgüte alan açtı.
Sonra iş Ergenekon ve Balyoz’la tasfiyelere kadar uzandı…
Bildiğiniz şeyleri anlatıp uzatmayayım…
***
17/25 Aralık’a gelindiğinde, aynı FETÖ, CHP’yi de kullanarak, ulusalcı, Kemalist kesimi yanına çekmeye çalıştı.
O günleri hatırlayın;
Ergenekon ve Balyoz kumpasını Erdoğan’ın üzerine yıkmak için neler diyorlardı.
Gerçek, tıpkı 15 Temmuz gibi apaçık ortada dururken, kimse buna kanmadı.
Devlet FETÖ ile ciddi mücadeleyi başlatırken, Ergenekon ve Balyoz tutukluları da serbest kaldı.
İşte endişe de burada başladı…
***
Bu kesim hiç mi darbe planı yapmamıştı?
Hepsi mi yalandı?
Kamuoyunda hâkim görüş şu oldu;
“FETÖ gibi, vatanını bile satmaya hazır, daha büyük bir bela ile karşılaşıldığı,
Ergenekon ve Balyoz, örgütün amaçları doğrultusunda ‘kumpas’a dönüştürüldüğü için uzlaşma sağlandı.”