Ah Faruk, ah be kardeşim...
70'li yılların ortalarıydı. Bakırköy İncirli Caddesi üzerindeki Rüya Apartmanı'nın bahçe duvarında otururdu 5-6 genç. Birinin elinde gitar olurdu. Çalıp söylerlerdi. Hem de Klasik Türk Sanat...
70'li yılların ortalarıydı. Bakırköy İncirli Caddesi üzerindeki Rüya Apartmanı'nın bahçe duvarında otururdu 5-6 genç. Birinin elinde gitar olurdu. Çalıp söylerlerdi. Hem de Klasik Türk Sanat Müziği'nin en ağdalı eserlerini... Makber... Endülüs'te Raks, Gidelim Göksu'ya... Bize Türk Sanat Müziği'ni sevdiren, o gitar çalanımızdı. Ağabeyi (Fatih Salgar) Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Sanat Müziği Korosu'nun şefiydi. Genetik mirası, o gitar çalan gencin de İTÜ Devlet Konservatuarı'na girmesine yetmişti. Sonra muhteşem sesi, uyumlu kişiliğiyle TRT İstanbul Radyosu'nda müdürlük görevlerine kadar yükseldi. Camiaya yeni sesler yetiştirme arzusuyla, ağabeyi Fatih ile birlikte Bakırköy Müzik Akademisi'ni kurdu, korolarında şeflik yaptı. Ama TRT'nin o meşhur bürokratik atıllığı ve bir dizi ayak oyunu onun daha fazla tanınıp yükselmesini engelledi. O müzik gönüllüsünün adı Faruk Salgar'dı...
Çocukluğumun, gençliğimin ve olgunluk yıllarımın kardeşten öte can yoldaşıydı....