Bir de damdan düşeni dinleyin
Yine günahsız çocuklarımız; bizim ihmalimiz, sorumsuzluğumuz, vurdumduymazlığımız yüzünden yaşamını yitirdi... Adana'daki facianın üzerine çok şey söylendi, yazıldı, çizildi....
Yine günahsız çocuklarımız; bizim ihmalimiz, sorumsuzluğumuz, vurdumduymazlığımız yüzünden yaşamını yitirdi... Adana'daki facianın üzerine çok şey söylendi, yazıldı, çizildi. Hani damdan düşen Nasreddin Hoca, her kafadan bir ses çıktığını görünce "Bana damdan düşen birini getirin" demiş ya, işte şimdi bana o damdan düşen kişi olarak kulak vermenizi istiyorum.
Yıllar önceydi. Aranızdan hatırlayanlar olacaktır. 'Büyü' adlı korku filminin galasında G-Mall adlı çadırdan bozma sinema salonu yanmıştı. Ben, içeriden en son çıkartılanlar arasındaydım. Eğer itfaiye içeriye beş dakika geç girseydi, şu an aranızda olmayacaktım.
Allah kimseyi ateşle sınamasın. O zor anlarda içimden şöyle dua etmiştim: 'Allah'ım ne olur bedenimi ateşin sıcağıyla tanıştırma. Eğer ille de canımı alacaksan, dumanla boğ beni...' Hani bir laf vardır, 'Ölümlerden ölüm beğenmek' diye, ben o akşam ölümlerden ölüm beğeniyordum işte...
Adana'daki yurt yangınından sonra sabaha kadar gözüme uyku girmemesi bu yüzdendi. O anlara yeniden döndüm. Karanlığın, alevin, dumanın içinde bir kaçış deliği bulabilmek için salondaki çoğu ünlü 200 kişiyle birlikte nasıl çaresizce oraya buraya koşturduğumuzu, karanlıkta ellerimizi duvarlarda gezdirerek yangın çıkışını nasıl umutsuzca aradığımızı hatırladım.