Bu ne rahatlık!
18 yıla kadar, sadece saniyeler içinde 625 binimiz ölecek. Bunu bir kahin söylemedi. Açıklama, Türkiye'nin en yetkin deprem araştırma kuruluşu Kandilli Rasathanesi'nden geldi: "2035'e kadar Marmara'da 7 ya da üstünde bir deprem...
18 yıla kadar, sadece saniyeler içinde 625 binimiz ölecek. Bunu bir kahin söylemedi. Açıklama, Türkiye'nin en yetkin deprem araştırma kuruluşu Kandilli Rasathanesi'nden geldi: "2035'e kadar Marmara'da 7 ya da üstünde bir deprem olacak. Bu depremde en az 625 bin kişi hayatını kaybedecek..." Yani... Şu anda İstanbul'da yaşayan her 19 kişiden biri, 18 yıl içinde deprem yüzünden 'mutlak' ölecek...
Dünyanın başka bir ülkesinde böyle bir açıklama yapılsa, memleketin en önemli meselesi haline gelir, günlerce manşetlerden düşmez, hükümetiyle, sivil toplum örgütleriyle, vatandaşıyla 'acil seferberlik' ilan edilirdi. Peki biz ne yaptık? İki gün sonra 'Murat Dalkılıç acaba eşinden boşanacak mı?'nın peşine düştük...
Hükümet, depremle ilgili üç yıllık tedbir paketini uygulamaya soktu. Sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Ama bu sorumluluğu sadece ve sadece devletin üzerine yıkmak insafsızlık olur. Bizler sade vatandaşlar olarak kendi önlemimizi alıyor muyuz, ona bakmak lazım. Oturduğumuz evin sağlamlığıyla ilgili bir rapor aldık mı? Deprem sigortası yaptırdık mı? Deprem için ailemizi kapsayan bir acil kaçış ve konaklama planımız var mı? En azından, yatağımızın baş ucunda bir deprem çantası bulunduruyor muyuz? Bunların tümüne 'Evet' diyen kaç kişi var aranızda? Unutmayın, 'Aman sen de' diyenler yüksek puan tutturup(!) 625 bin kişilik 'deprem kurbanları arasına yerleştirme sınavında' listenin ilk sıralarında yer alacaklar.