İnsanlığa ‘Hakim’ olmak...
Sosyal medyada hızla paylaşılan bir görüntü, sevgili babamı bir kez daha rahmetle anmama neden oldu. Adana Kozan'da, kaybolan kızını bulmak için adli mercilere başvurmak isteyen hasta kadın, adliye binasının...
Sosyal medyada hızla paylaşılan bir görüntü, sevgili babamı bir kez daha rahmetle anmama neden oldu.
Adana Kozan'da, kaybolan kızını bulmak için adli mercilere başvurmak isteyen hasta kadın, adliye binasının merdivenlerini çıkamayınca, görevli hakim aşağıya inip kadının oturduğu bankın önüne çömelerek işlemlerini yapmış ve bu hareketiyle büyük takdir görmüştü.
Bu olay, bana Sivas'ta hakimlik yapan babamın bize aktardığı bir anısını hatırlattı.
60'lı yılların başı.
O zamanlar Sivas'ın pek çok ücra köyüne yolculuk at ya da katır sırtında yapılıyor. Bizimki şanslıymış, bir cip ayarlamışlar.
Babam da köylülerle birlikte o köye doğru yola çıkmış. Bir süre sonra sıra bir derenin geçilmesine gelmiş. Zemini iri kayalarla dolu dereyi geçmek için eski püskü cipe güvenememişler.
Çaresiz, dere yayan geçilecek. O anda 80 yaşında bir köylü, koşup babamın yanında diz çökerek, "Buyurun hakim bey, sırtıma binin, sizi karşıya geçireyim" demiş ve devam etmiş: "Siz benim işimi takip etmek için ta şehirden buralara geldiniz.
Ben devletin ayağını suya değdirir miyim?" Gözlerinden yaş gelen babam, hemen dedeyi yerden kaldırıp elini öpmüş tabii ki...
Kıssadan hisse: İster hakim ol, ister köylü... Önce 'insan' olmak gerek...