Ne yazık ki “ben demiştim!”
Geçen pazar günü bu köşede Kaz Dağları'nı bekleyen büyük tehlikeden söz etmiştim. Ülkenin dört bir yanı orman yangınlarıyla kavrulurken bir tehdit de Kaz Dağları için uğursuz PKK'dan...
Geçen pazar günü bu köşede Kaz Dağları'nı bekleyen büyük tehlikeden söz etmiştim. Ülkenin dört bir yanı orman yangınlarıyla kavrulurken bir tehdit de Kaz Dağları için uğursuz PKK'dan gelmişti. Örgüt, Avrupa merkezli televizyon ve gazetelerinden Türkiye'yi açık açık tehdit etmiş, "Uzlaşmaya yanaşmazsanız, Kaz Dağları'nı yakarız" diye başlıklar atmıştı.
Yöreyi çok yakından tanıdığım için ben de önce Kaz Dağları'nın zenginliklerinden söz etmiş, 'Türkiye'nin oksijen çadırının' korunmasının milli bir görev olduğunu belirtmiş, ilgilileri naçizane uyarmaya çalışmıştım. Ben bu yazıyı yazdıktan 24 saat sonra Kaz Dağları'nda yangın başladı. Sürekli yangın çıkan Edremit'e yakın bölgeyi yeniden tutuşturdular. "Tutuşturdular" diyorum, çünkü yetkililerin yaptığı açıklamada sabotaj ihtimalinden söz ediliyordu. Yangın iki gün süren büyük mücadelenin ardından kontrol altına alındı. Neyse ki aynı anda başka büyük orman yangını çıkmadığı için 16 uçak ve helikopter bölgeye yoğunlaştı. Karadan da 100'e yakın ekip mücadeleye destek verince felaket görece az bir hasarla atlatıldı.
Kaz Dağları çok büyük bir coğrafi alan. Her metrekaresinin askeri tedbirlerle denetlenmesi mümkün değil tabii ki....