Siz hiç ölen kızınızdan mesaj aldınız mı?
Daha dün yazmıştım, "Kim bilir enkazlardan daha ne hazin öyküler çıkacak. Peki ya yüreğimiz bunları dinlemeyi kaldıracak mı?" diye... Baba, iş için Hatay dışındaydı o akşam. Felaket haberini...
Daha dün yazmıştım, "Kim bilir enkazlardan daha ne hazin öyküler çıkacak. Peki ya yüreğimiz bunları dinlemeyi kaldıracak mı?" diye... Baba, iş için Hatay dışındaydı o akşam. Felaket haberini alır almaz dönüp koştu evine... Yuvasının yerinde koca bir enkaz vardı. İki küçük kızı ve eşi enkaz altındaydı. Yardım çığlıklarını duyuyor ama elinden hiçbir şey gelmiyordu. Çaresizliğin gerçek anlamı kazındı yüreğine hançerle...
Sonra cenazeleri çıktı enkazdan ailesinin. "Yanakları yumuşacıktı. Bir arada uyuyor gibiydiler... Mis gibi kokuyorlardı. Ten kokularını çektim içime uzun uzun..." diye anlattı muhabire o anları... Peki bitmiş miydi feleğin hançer darbeleri? Nerdee?.. Ailesini toprağa verdiği günün akşam, kesik olan telefon şebekeleri yeniden çalışmaya başlamıştı. O anda acılı baba Mümtaz Gökçe'nin telefonuna bir sesli mesaj düştü... Kızının ölmeden birkaç dakika önce enkaz altındayken ona attığı sesli mesajdı. "Baba, Hatay'da deprem oldu" diyordu nefes...