Stres ve yorgunluğun bedeli
Hıncal Uluç, Şaban Arslan, Engin Ardıç ve son olarak da Mehmet Barlas... Gazetemizde son bir kaç aya sığan bu büyük kayıplar için "yaprak dökümü" demek yetmez. Bu olsa olsa "bağ bozumu" olmalı. Allah, en...
Hıncal Uluç, Şaban Arslan, Engin Ardıç ve son olarak da Mehmet Barlas... Gazetemizde son bir kaç aya sığan bu büyük kayıplar için "yaprak dökümü" demek yetmez. Bu olsa olsa "bağ bozumu" olmalı. Allah, en olgun meyveleri hasat mı ediyor ne? Belli ki yukarılarda bir yerlerde "fikir işçilerine" dünyadan daha fazla ihtiyaç var...
Gazetecilik, dünyanın en stresli 4 mesleğinden biri olarak bilinir. Uzaktan janjanlı, fiyakalı, havalı bir iş gibi görünür ama içi de bizi yakar. Her gün Türkiye gibi "gündem zengini" bir ülkede kalem sallamak, olan bitene yetişmeye çalışmak insanı aşındırır. Sizlerin yayına uygun halde "makyajlanmış" olarak gördükleri haberlerin insanı ürperten ham hallerini her gün yazı işleri masasında yaşamak bir yandan yürek kanatır, bir yandan da duyguları nasırlaştırır. İkisi arasında vücudu ve ruhu dengeye oturtup "normal" kalmak kolay iş değildir.
Son yıllarda memleketimizin içine yuvarlandığı girdap en çok da biz gazetecileri nefessiz bıraktı. Kumpaslar, darbeler, terör, pandemi, yangın, sel, deprem, seçim stresi derken yorulduk. Hem de fena yorulduk. Bütün dünya adeta üzerimize üzerimize gelirken, Sabah'ın tüm kalemşorları memleketin bekası için en ön...