Yıkılmadık, ayaktayız!
Dile kolay, "asrın felaketini" yaşadık, yaşıyoruz... 10 ayrı şehirde 10 saat içinde 7,7 ve 7,6 şiddetinde iki deprem... Türkiye'nin yüzölçümünün 7'de birine tekabül eden binlerce kilometrekare alan...
Dile kolay, "asrın felaketini" yaşadık, yaşıyoruz... 10 ayrı şehirde 10 saat içinde 7,7 ve 7,6 şiddetinde iki deprem... Türkiye'nin yüzölçümünün 7'de birine tekabül eden binlerce kilometrekare alan içinde 6 binden fazla bina yıkılmış. Ağır hasar gören 20 bin bina var. Böyle bir afetle başa çıkmak, yara sarmak için öncelikle "büyük devlet" olmak gerekir. Sadece "büyük devlet" olmak da yetmez. Kahraman ve zeki bir millete sahip olmak da lazım. Hatırlayın, süper güç ABD, Katrina kasırgasında nasıl sınıfta kalmıştı. Damlarda bekleyen vatandaşlarına günlerce yardım ulaştıramamış, binlerce felaketzede, içine tıkıldıkları bir spor salonunda haftalar boyu aç, susuz, lağımların içinde yaşamak zorunda kalmış, evlerinin, barklarının yanında sağlıklarını da yitirmiş, koleraya yakalanmışlardı.
Çok şükür felaketlere karşı devlet refleksimiz çok gelişti. Daha depremin üçüncü saatinde bölgede bakanlarımız vardı. Yardım kuruluşları imkanların elverdiği ölçüde en kısa sürede müdahale etmeyi başardılar. Üstelik bunu kara kışın çetin şartlarında yaptılar. Tabii ki aksaklıklar, gecikmeler de oldu. Ama az önce belirttiğim gibi, 6 bin binanın yıkılmasından söz ediyorum. Bu, aynı anda kurtarma...