Yoncanın ikinci yaprağı da düştü
Sinemamızın dört yapraklı yoncasıydı onlar. Türkan Şoray, Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın... Güze karşı kim durabilmiş ki? Fatma Girik'ten sonra ikinci yaprağı da düşüverdi...
Sinemamızın dört yapraklı yoncasıydı onlar. Türkan Şoray, Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın... Güze karşı kim durabilmiş ki? Fatma Girik'ten sonra ikinci yaprağı da düşüverdi yoncanın...
Filiz Akın denilince aklıma ilk gelen kelime "asalet" oluyor. Zira farklı duruşu, seçkin bir tarzı ve tavrı vardı. Fiziksel özellikleri ise eskilerin "Avrupai" dedikleri nitelikleri barındırıyordu. Sinemamızda sarışın olmak fazla avantaj sağlamasa da Filiz Akın bu önyargıyı yeteneği ve kişiliğiyle aşmasını bildi.
"Kişiliği" dediğim öyle lafın gelişi değil. Asildi ama kibirli ve üstten bakan değildi, seçkindi ama halkın uzağına savrulmamıştı. Üstün oyunculuk yeteneklerinin yanı sıra yardımseverliği, vefa duygusu ve annelik özellikleriyle de "örnek" bir duruşu vardı. Bu köşede çokça yazmıştım. Oğlu İlker İnanoğlu'nu karşısında gördüğü anlarda şöhretinden bir anda sıyrılıveriyor, gözleri ışıldıyor, bambaşka bir kadına, evladı için canını verecek merhametli...