Altından uzak pırlantaya yakın
Modernite insanların köylerini aldı. Sıkıntı olmadı. Mekânlarını aldı. Sıkıntı olmadı. Zamanlarını aldı. Sıkıntı olmadı. Çiçeklerini aldı. Sıkıntı olmadı. Asmalarını aldı. Sıkıntı olmadı. Ağaçlarını aldı. Sıkıntı olmadı. Kuşlarını aldı. Sıkıntı olmadı. Karizmasını aldı. Sıkıntı olmadı. Değerlerini aldı. Sıkıntı olmadı. Ahlâkını aldı. Sıkıntı olmadı. Çoluğunu çocuğunu aldı. Sıkıntı olmadı. Modernite insanların imanını aldı. Gene sıkıntı olmadı. Yerine kot pantolon, spor ayakkabı, çekyat-mekyat, koltuk
Modernite insanların köylerini aldı. Sıkıntı olmadı.
Mekânlarını aldı. Sıkıntı olmadı.
Zamanlarını aldı. Sıkıntı olmadı.
Çiçeklerini aldı. Sıkıntı olmadı.
Asmalarını aldı. Sıkıntı olmadı.
Ağaçlarını aldı. Sıkıntı olmadı.
Kuşlarını aldı. Sıkıntı olmadı.
Karizmasını aldı. Sıkıntı olmadı.
Değerlerini aldı. Sıkıntı olmadı.
Ahlâkını aldı. Sıkıntı olmadı.
Çoluğunu çocuğunu aldı. Sıkıntı olmadı.
Modernite insanların imanını aldı. Gene sıkıntı olmadı.
Yerine kot pantolon, spor ayakkabı, çekyat-mekyat, koltuk takımı, yaylı yatak, porselen tabak, tencere-tava, kaşık-bıçak, buzdolabı, çamaşır makinası, dizüstü bilgisayar, akıllı telefon, tablet, otomobil, apartman dairesi bir de sırt çantasıyla termos verdiği için…
Verdikleri yalnız az buz görülmesin. Bir inek heykeli mölediği için, Hz Harun’un yanı başındayken hem de, silme Yahudiler putperest olmuştu.
Bugünün akıllı telefonlarını o zamana götürseler bir iki de hünerini gösterseler; Musa Aleyhisselam Tur’dan inene kadar bırakın putperestliği Karun’u fenomen yaparlar, LGBT de olurlar, siyonistlik bile satarlardı.
Ama modernite bir hata yaptı; altını reddetti.
Modernliği altına mesafe koymakla eşleştirdi. Altını barbarlık kalıntısı olarak tanımladı.
Altın takanlar köylü, tasarım takılar kullananlar modern kabul edildi.
Altınla tasarruf yapanlar cahil, parayla tasarruf yapanlar okuryazar kabul edildi.
Altın dişliler hayriye porselen dişliler merve kabul edildi.
Sarısına karşı beyazı icat edildi.
Altından uzak pırlantaya yakın bir kadın figürü çizdi.
Dünyadan uzak deryaya yakın popüler şarkısındaki gibi.
Dünya mülkiyetin olduğu yerdir. Denizde mülkiyet olmaz. Ve modern kadın modernitenin tüm boyutlarında deniz kenarına konumlandırılır.
Modernite her şeyi aldı sıkıntı olmadı da altınla uğraşmayacaktı. Diğer bir ifadesiyle insanların malını almayacaktı. Eğer bu para sistemi çökerse modernite adına gerçekten sıkıntı olur.
Çünkü altına karşı bir savaş verdi. Bir vekalet savaşı… Vekil olaraksa bir terör örgütünü falan kullanmadı. Pırlantayı kullandı.
Şarkısı, reklamı, magazin programı ve her şeyiyle hücum etti.
Pırlanta da bir şey ama maddeye atfedilen değer alım-satımda altın gibi denk değil.
Tasarım da değer. Ama tasarımın değeri madde/malzeme pahasına orantılıdır. Gerçek bu…
Demek dünya hala barbar ve ilkel...
Nasıl itham edilirse edilsin gidişatı da belli.
Ekonomi yönetiminin bu şartlarda altınla kavga etmeyi bırakıp ilginin altın hesaplarına yönlenecek kısmına dair strateji geliştirmesi lazım.
Toplumun bakış açısıyla çatışmamak lazım. Kapsayıcılık lazım. Pırlantaya ikna olanlar zaten sisteme dahil edilmiştir. Ama pırlantayı değil, altını benimseyenleri de kapsamak lazım.
Yaklaşımların altını üstüne getirmek lazım.
Likidite durumuna göre altın swapları açılabilir. Rezerv Opsiyon Mekanizması yeniden hayata geçirilebilir. Yahut başka yöntemler.
Bugünkü finansal mimari altına kapalı, kayıtsız kalmayı tercih ettiğinden başka yöntem bulmak da kolay değil. Ama iş finansal değil, reel düşünülürse zor da değil.