Diyanet, Türkiye’nin önünü açacak tarihî rolünü oynamalı…
Tam da küre ölçeğinde yaşanan anlam krizinin her şeyi izâfîleştirdiği, anlamsızlaştırdığı ve bitirdiği; bütün dünyada değerlerin yerle bir olduğu, sosyal yapıların...
Tam da küre ölçeğinde yaşanan anlam krizinin her şeyi izâfîleştirdiği, anlamsızlaştırdığı ve bitirdiği; bütün dünyada değerlerin yerle bir olduğu, sosyal yapıların çatırdağı, ailenin bittiği; dinin hayattan çekildiği; futbol, müzik, medya, kısacası, kültür endüstrisinin ayartıcı din-dışı kutsallıklar’ının insanlığı büyük bir ontolojik felâketin ve manevî boşluğun eşiğine sürüklediği bir zaman diliminde.. insanlığın, İslâm’ın yeniden insanca ve hakça bir dünya kurulmasını sağlayacak değerlerine ekmek kadar su kadar ihtiyaç hissettiği bir yok oluş mevsiminde.. bizim kurucu kaynaklarımızı zayıflatmamız değil güçlendirmemiz gerekiyor…
Eğer Türkiye, anlam krizini yenecek, insanlığın gönlünü fethedecek irfan tecrübemize dayalı bin yıllık medeniyet ilkelerimizi dünyaya ulaştırırsa, tarihi biz şekillendiririz yeniden.
İşte burada Diyanet’e tarihî roller düşüyor…
DİYANET’E DÜŞEN TARİHÎ ROL…
Batılılar, adalet ve hakkaniyet, sulh ve selâmet ilkeleri çerçevesinde bin yıl insanlık tarihini yapmamızı mümkün kılan irfan tecrübemize dayanan Ehl-i Sünnet omurgayı çökertmek için savaşıyorlar…
Önce Vehhâbîlerin, sonra da İran’ın önünü bunun için açtılar…