Dünya “biz”e gebe, bizse hakikate..
Batı uygarlığının yükselişi gözkamaştırıcı, şaşaalı ve çok kanlı oldu: Hümanizm, rönesanslar, reformasyon ve karşı reformasyonlar, siyasî, entellektüel ve iktisadî...
Batı uygarlığının yükselişi gözkamaştırıcı, şaşaalı ve çok kanlı oldu: Hümanizm, rönesanslar, reformasyon ve karşı reformasyonlar, siyasî, entellektüel ve iktisadî devrimlerle Batı uygarlığı, dünya üzerinde eşi görülmemiş yıkıcı bir hegemonya kurdu.
Bir yandan ortaçağın çıkmazından çıkmayı başardı; toplarlandı ve dünya tarihini yapan birincil aktör konumuna yerleşti.
Ama öte yandan da hiç bir medeniyete hayat hakkı tanımadı; tarih boyunca geliştirilen, büyük medeniyetlerin önemli bir kısmının kökünü kazıdı, kökünü kazıyamadıklarını da fosilleştirdi, tarihten uzaklaştırdı.
Her hâlükârda insanlığa diz çöktürdü.
Batı uygarlığının yaklaşık dört asırdır dünya üzerinde kurduğu hegemonya, kontrol ve kolonizasyona dayalı bir hegemonya.
BATI'NIN SALDIRGANLIĞININ NEDENİ: UMUD'A DEĞİL, KORKU'YA DAYANIYOR OLMASI
Burada sorulması gereken hayatî soru şu: Tarihte, başka medeniyetler arasında da büyük savaşlar, çatışmalar yaşandı ama hiç bir medeniyet Batı uygarlığı gibi varlığını ve hegemonyasını başka medeniyetlere saldırarak, başka medeniyetlerin köklerini kazıma barbarlığı göstererek kurmadı.