Eğitimde devrim yapabilirsek tarihi biz yapmaya başlayabiliriz yeniden...
Medeniyetlerin beşiği Asya, çekirdeği de bizim ve hinterlandımızın bulunduğu Doğu Akdeniz’le Hint Okyanusu arasındaki Maveraünnehir havzasıdır.Bütün medeniyetlerin kaynağını oluşturan dinler...
Medeniyetlerin beşiği Asya, çekirdeği de bizim ve hinterlandımızın bulunduğu Doğu Akdeniz’le Hint Okyanusu arasındaki Maveraünnehir havzasıdır.
Bütün medeniyetlerin kaynağını oluşturan dinler, dinlerin yeşerttiği ve medeniyetlere dönüştürdüğü düşünce, bilim, sanat, siyaset ve ahlâk gelenekleri bu havzada neşvünemâ bulmuş, buradan dünyaya yayılmıştır.
MEDENİYETLERİN DE KÖKENİNDE DİN VARDIR
Çin, Hint, Sümer ve Mısır medeniyetlerinden “Amerika” kıtalarındaki Maya, İnka, Aztek medeniyetlerine, onlardan önceki Olmek ve Şaven medeniyetlerine ve tabiî (bütün bu insanlık tecrübelerinin büyük çoğunluğuyla temasa geçmeyi, onlardan vahyin ışığında beslenmeyi, onları beslemeyi, can çekişen medeniyetlere, kültürlere âb-ı hayat iksiri sunmayı, insanlığın birikimini kendisine malederek insanlığa yeniden armağan etmeyi başarabilmiş) İslâm medeniyetine kadar bütün medeniyetlerin ruhköklerinde din vardır.
Yaşayan en büyük tarihçi William McNeill de tıpkı diğer büyük tarihçiler gibi bu gerçeğin altını çizer, modernlikle birlikte başlayan pagan Batı uygarlığının, yegâne din-dışı medeniyet olduğuna dikkat çeker ve “kurucu köklerini pagan Grek uygarlığında bulan modern Batı uygarlığı, başka medeniyetleri ya dönüştürdü ya da yok etti; böylelikle insanlık tarihinin binlerce yıl süren akışını değiştirdi” der.
BATI UYGARLIĞI, MARJİNAL BİR TECRÜBEDİR