Ehl-i Sünnet Omurga’yı koruyamazsak un-ufak oluruz!
İslâm dünyasının önündeki en büyük tehlike, mezhep çatışması tehlikesidir. Burada büyük bir tezgâh ve anlamakta zorlandığımız ürpertici bir tuzak var.Eğer zekice ve basiretle hareket...
İslâm dünyasının önündeki en büyük tehlike, mezhep çatışması tehlikesidir.
Burada büyük bir tezgâh ve anlamakta zorlandığımız ürpertici bir tuzak var.
Eğer zekice ve basiretle hareket edemezsek, bu tezgâhı göremez ve önleyemez, tuzağı bozamaz ve püskürtemeyiz.
YAPAY MEZHEP ÇATIŞMASI TEZGÂHI!
Tezgâh şu:
Mezhep çatışması, Müslüman toplumlardaki mezhepçilik tarafgirliğinden kaynaklanmayacak.
Dahası, bu mezhep çatışması, Ehl-i Sünnet mezheplerinin neden olacağı bir çatışma olmayacak hiç bir zaman. Tarihte de böyle olmadı zaten.
Mezhep çatışması, bizzat Batılıların -özellikle de İngilizlerin- Müslümanların iliklerine kadar yaşadıkları zaafları kaşımaları nedeniyle yapay olarak zuhûr ettirilecek ve gerçeğe dönüştürülmeye çalışılacak... Hedef bu.
İşte bu yapay mezhep çatışması tezgâhını, Suud-İran husûmeti icat ederek adım adım hayata geçirmeye çalışıyor İngilizler.
VEHHÂBÎ-HÂRİCÎLERİ ŞİA'NIN ÜSTÜNE SALIYOR, İRAN'IN ÖNÜNÜ AÇIYORLAR...
İngilizler, yaklaşık iki asır önce Vehhâbîliği icat ettiler; Vehhâbîliğin ürünü neo-selefîler üzerinden önce hâricî mantığını çeşitli örgütler aracılığıyla bütün İslâm dünyasına yaydılar; sonra da neo-selefî hâricîler üzerinden terör örgütleri icat ettiler.
Sonuçta şöyle bir manzara zuhûr ettirildi: Vehhâbîlik üzerinden üretilen hâricî mantığına Ehl-i Sünnet'i temsil etme rolü verildi. Bütün dünyaya, özellikle de İslâm dünyasına -tam anlamıyla selefsizlik demek olan- bu neo-selefî hâricî oluşumların ve örgütlerin Ehl-i Sünnet'in temsilcisi olduğu fikri yayıldı ve benimsetildi.
Burada sinsi ve son derece tehlikeli bir oyunun ilk aşaması sahneye konuldu: Neo-selefî hâricî örgütleri, Şia'nın üzerine salınarak İran'ın önü açıldı; böylelikle İran'ın bu saldırıya karşı koyması için gerekli bütün şartlar oluşturuldu.
Nihayetinde neo-selefî hâricîlerle fanatik Şia karşı karşıya getirildi ve ortaya çıkan şeyin adına, “mezhep çatışması” denildi.
Oysa Vehhâbî Suud da, Vehhâbîliğin ürünü neo-selefî hâricîler de, fıkhî bakımdan Ehl-i Sünnet'i temsil etmez, edemez.
Burada çevrilen tezgâh, İran'ın önünü açmak için Ehl-i Sünnet'i teslim etme yetkisi olmayan hâricîlerin palazlandırılması, silahlandırılması ve kışkırtılmasıdır.