Güce sahip olmak, insanı özgürleştirdi mi, gücün kölesi hâline mi getirdi?
“Tarihi güçlüler yazar, güçlüler yapar” fikri yaygın bir fikir. “Güçlü olmazsanız, yok olursunuz” fikri de hemen ardından gelen bir başka ayartıcı yaklaşım...
“Tarihi güçlüler yazar, güçlüler yapar” fikri yaygın bir fikir. “Güçlü olmazsanız, yok olursunuz” fikri de hemen ardından gelen bir başka ayartıcı yaklaşım biçimi.
Gücü kutsayan, insanı gücün, güçlü’nün kölesi olarak gören insan adına, tabiattaki bütün canlılar adına ürpertici yaklaşım biçimi bu.
Gücü kutsamak, hele de maddî gücü putlaştırmak, insanı da, hakikati de bütün canlı hayatını da yoksaymak, Darwinyen orman kanunlarıyla dünyaya hükmetmenin, gücün önünde boyun eğmenin ve eğdirmenin normal / meşrû bir davranış olduğunu kabul etmektir. Ki bu, insanın insanlığını yitirmesi ve azmanlaşması, dünyanın ruhunu yitirmesi ve makinalaşması sonucunu doğurur. Oysa dünyanın cehenneme dönüşmesinin temel nedeni budur.
O hâlde tarihin ne olduğu, dahası tarihi, gücün tarihi olarak görmenin insanlığa nasıl...