Hicret ruhu: Diriliş umudu ve ufku
Bugün hicrî 1438 yılının ilk günü.Çölden doğan Hakikat Güneşi'nin yeryüzüne ışık saçtığı, insanlığın önünü açtığı hakikat medeniyeti...
Bugün hicrî 1438 yılının ilk günü.
Çölden doğan Hakikat Güneşi'nin yeryüzüne ışık saçtığı, insanlığın önünü açtığı hakikat medeniyeti yolculuğunun başlangıcı.
Diriliş takvimimizin başlangıç noktası.
İnsanı, esfel-i sâfilîn'den / en aşağı özelliklerden arındırarak ahsen-i takvîm'e / en yüce özelliklerle donatan, insana eşref-i mahlûkât özellikleri kazandıran hakikat yolculuğunun miladı.
HİCRET RUHU: SÜFLÎ ÖZELLİKLERİ TERKETMEK, ULVÎ ÖZELLİKLERE YÖNELMEK
Çağdaş insan hızın, hazzın, ayartıcı hırslarının ve arzularının izini sürmeyi özgürleşmek sanıyor.
Ne büyük gaflet!
Bunlar, süflî / düşük özelliklerdir; insanı özgürleştirmez; en düşük özelliklerinin kölesi hâline getirir ve düşürür insanı.
Kişi, süflî özelliklerinden kurtularak ulvî özelliklerle donanmaya başladığı zaman, her tür putu yenebilir ve ancak o zaman özgürleşebilir ve insanlaşabilir.
Süflî özellikler, “virüs” gibi yapışkandır: Kişiyi, kendine mahkûm eder. Aklını, kalbini ve ruhunu öldürür kişinin.
Ulvî özellikler ise su gibi akışkandır: Kişiyi sürgit akan su gibi sürekli olarak yıkar, temizler ve kirlerinden arındırır; hem dış dünyada, hem de iç dünyada leziz ve nefis yolculuklara çıkarır insanı. Dolayısıyla, ulvî özellikler, insanın aklını da, kalbini de, ruhunu da diriltir, diri tutar.
Bu nedenle, ulvî özellikler, insanın diğer varlıklarla kopmaz irtibatlar kurmasını sağlar, önünde uçsuz bucaksız koridorlar açar ve arş-ı a'lâ'ya yükseltir insanı.