İslâm’ı kaybedersek, hiçbir şeyi kazanamayız!
Türk-Kürt-Arap, dün Haçlılarla savaştı.Bugün Haçlıların çocukları, ırkçılık virüsü bulaştırdı.Bin yıllık kardeşlerin arasını açtı...
Türk-Kürt-Arap, dün Haçlılarla savaştı.
Bugün Haçlıların çocukları, ırkçılık virüsü bulaştırdı.
Bin yıllık kardeşlerin arasını açtı, kuyularını kazdı, birbirlerine düşman yaptı. Dışarıdan bin yıldır çökertemedikleri İslâm'ı, şimdi içeriden çökertmeye çalışıyorlar.
İKİ TARİHÎ STRATEJİ
Bunun için uyguladıkları strateji, “Karşı İslâm Savaşı” stratejisi. 100 yıldır bu stratejiyi uyguluyor emperyalist Batılılar.
Bu stratejinin iki temel tarihî aşamaya sahip olduğunu görüyoruz.
1. STRATEJİ: DEVLETİN İSLÂM'DAN UZAKLAŞTIRILMASI
Birinci tarihî evre, Osmanlı'nın çökertilmesi ve hilâfetin bitirilmesi ile başlayan ve Soğuk Savaş'ın sona erdirilmesine kadar süren 70-80 yıllık evre.
Birinci evrede, Müslüman toplumlar, sekülerleştirildi; tepeden Jakoben yöntemlerle İslâm'dan uzaklaştırılmaya çalışıldı. Burada seküler elitler, kilit rol oynadı. Özetle bu birinci evrede seküler elitler, devleti İslâm'dan arındırdılar.
2. STRATEJI: TOPLUM'UN İSLÂM'DAN UZAKLAŞTIRILMASI
İkinci evre, Soğuk Savaş'ın sona erdirilmesini acilen zorunlu kıldı: Küresel sistem, Osmanlı'nın çökertilmesi ve hilafetin bitirilmesiyle bu işin bittiğini, İslâm'ın tarih sahnesinden çekildiğini düşünüyordu.
Ama öyle olmadığı anlaşıldı: İslâm'ın tarih sahnesinden çekilmek şöyle dursun, yeniden ve güçlenerek tarih sahnesine çıkma emareleri gösterdiğini gördü. Ve bizzat NATO Genel Sekreteri Willy Cleas'ın ağzından “İslâm'ın küresel sistemin önündeki en büyük tehdit” olduğunu ilan etti ve İslamofobi 'yi, NATO doktrini hâline getirdi.