Kâmil insan ve kâmil nizam’ın kaynaklarının kurutulmasına göz yumamayız!
Bir zamanlar Afganistan, medeniyetin beşiği ve çekim merkeziydi. Herat, yerkürede her yeri aydınlatan bir güneş gibi parlıyordu Maveraünnehir havzasından. Maveraünnehir havzasının kalbiydi Herat. Timur ve çocukları...
Bir zamanlar Afganistan, medeniyetin beşiği ve çekim merkeziydi. Herat, yerkürede her yeri aydınlatan bir güneş gibi parlıyordu Maveraünnehir havzasından. Maveraünnehir havzasının kalbiydi Herat. Timur ve çocukları, Herat’ı âlimlerin buluşma noktası, ufuk hattı yapmışlardı. Dünyanın dört bir tarafından gelen âlimler, Herat’ta, Semerkand’da nefes alıyor, Herat’ta, Belh’te Buhara’da nefes oluyordu bütün insanlığa.
GÜNEŞ, MAVERAÜNNEHİR HAVZASINDAN DOĞUYORDU HER SABAH…
Matematikten metafiziğe, fıkıhtan astronomiye, tıptan tasavvufa kadar bütün ilimlerin kalbi Herat’ta ve Belh’te, Semerkand’da ve Buhara’da atıyordu.
Dünyanın dört bir tarafından gelen âlimler, dedim. Dünya, İslâm dünyası demekti. İlim, irfan ve hikmet sütunları, sadece İslâm dünyasının eseriydi. Düşünce, sanat ve bütün...