Kültür, insanın eseri; insansa, kültürün esiri!
Temel soruları sormuyoruz, soramıyoruz artık: Kültür'ün kurbanlarıyız çünkü.KÜLTÜR: İNSANIN TABİATA VE İNSANA SALDIRISIKültür, gerçekte, insanın insana, tabiata ve hayata...
Temel soruları sormuyoruz, soramıyoruz artık: Kültür'ün kurbanlarıyız çünkü.
KÜLTÜR: İNSANIN TABİATA VE İNSANA SALDIRISI
Kültür, gerçekte, insanın insana, tabiata ve hayata saldırısıdır: İnsanın ve hayatın olmadığı, varolamadığı; insanın hayatı bütün görünür görünmez boyutlarıyla duyamadığı, duyumsayamadığı; hayatın renklerini, kokularını, dokularını, katmanlarını, medcezirlerini, tadlarını, ruhunu hissedemediği, yaşayamadığı, soluyamadığı zamanların, yokoluş zamanlarının, insanın insanlığını yitirmeye ramak kaldığı kaotik ve katastrofik zamanların nevzuhûr çocuğudur kültür.
Kültür, sanıldığının aksine, insanı vareden bir “şey” değil, insanı da, insanın insanlığını da yok eden bir şeydir: İnsanın varolamadığı yerde zuhûr eder kültür.
Kültür, hayatı, yalnızca bu dünyadan, mülk âleminden ibaret gören, melekût âlemiyle irtibatını yitiren, ontolojik evsizlik felâketinin eşiğine sürüklenen insanın yapıp ettikleridir. Yıkımdır. Tabiî bir şey değil, tabiata karşı bir şeydir. O yüzden gayr-ı tabiîdir; insanı da gayr-ı tabiîleştirir kaçınılmaz olarak.