Kuşanmadan kuşatamazsın: İlim, İrfan, Hikmet ekseninde Medeniyet Tasavvuru Yolculuğu
https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/tracUzun düzlüklerde upuzun ilerleyen bir yol… Sonbaharı itinayla üstüne takıp takıştıran sarı kızıl bir ağaçla yolu kesiştiğinde...
Uzun düzlüklerde upuzun ilerleyen bir yol… Sonbaharı itinayla üstüne takıp takıştıran sarı kızıl bir ağaçla yolu kesiştiğinde, kıvrılıp onu huzursuz etmeden geçiverdi yanından. Keşke olabilseydik biz de böyle! Nefesimizi kesen bir güzellikle karşılaştığımızda!
Herkes pürtelaş hareket halindeydi. Aralarından biri duruverdi aniden. Ve derin bir nefes aldı. Hayat yeryüzünün her köşesinden aktı bir anda, doluverdi o tek bir nefesin içine. Bölündü hayatsızlık!
Gözümüzün önünde oldukları halde göremediğimiz şeylerde birikiyor belki de bizim asıl mağlubiyetlerimiz!
Rilke’nin ‘Malte Laurids Brigge’nin Notları’ kitabından ara ara alıntılamaktan kendimi alamadığım birkaç satır: “Ah Malte, geçip gidiyoruz ve bana öyle geliyor ki herkes geçip giderken pek bir dalgın, meşgul ve dikkatsiz; gidişimizin farkında değiller bile… Sanki bir yıldız kayıyor da kimse görmüyor ve kimse dilek tutmuyor. Asla bir şeyler dilemeyi bırakma Malte. İnsan dilemekten vazgeçmemeli. Sanırım gerçekleşme yoktur da, uzun süren, bütün bir ömür süren dilekler vardır; öyle ki onların gerçekleşmesini zaten bekleyemez insan…”
Uzun zamandır tutmaya değecek bir dilek arıyordu içinde; bir gün belki de aniden gökyüzü suskunlaşır, bir yıldız sessizce kayar diye!