Medyanın görünmeyen yüzü: İnsan’ın acı’sız ölümü!

Medya “bulundu”, mertlik bozuldu: Savaşlar, meydanlarda kazanılmıyor artık; medyalarda ve medyalarla sürdürülüyor, medyalarda ve medyalarla kazanılıyor.TERÖR ÖRGÜTLERİ ÜZERİNDEN İSLÂM'LA...

Medya “bulundu”, mertlik bozuldu: Savaşlar, meydanlarda kazanılmıyor artık; medyalarda ve medyalarla sürdürülüyor, medyalarda ve medyalarla kazanılıyor.

TERÖR ÖRGÜTLERİ ÜZERİNDEN İSLÂM'LA SAVAŞIYORLAR!
Batılılar, görünüşte terörle / DEAŞ'la vesaire savaştıklarını söylüyorlar. Gerçekte terör örgütlerini kullanarak medya üzerinde/n postmoden / sinsi yöntemlerle İslâm'la savaşıyorlar! Böylelikle bütün dünyayı aptallaştırıyorlar, ayartarak aldatıyorlar!

Sadece şu soruyu sorun: Medya olmasaydı, DEAŞ bu kadar güçlü olabilir miydi?

Doğrudan / modern savaşlar dönemi çoktan tarih oldu. Medyalarla ve örgütler üzerinden ayartıcı, estetize yöntemlerle gerçekleştirilen dolaylı / sinsi postmodern savaşlar çağının ağlarında yaşama savaşı veriyor insanlık!

Ülkeler açıkça, mertçe savaşmıyorlar; “alçakça”, yüzsüzce, yüzlerini, kendilerini gizleyerek savaşıyorlar: Bir bilgisayar butonuna basarak, hiç beklemediğimiz bir ânda, beklemediğiniz bir yönden üzerimize her ân bombalar yağdırılabilir artık...

ACI/MA/SIZ ÖLÜM ZAMANLARINDAYIZ...

Acısız ölüm zamanlarındayız. Acı çekmeden ölüm... acıma'dan öldürme zamanlarında...

Oysa en temel insanî duyguların ve duyarlıkların ölmesinin başlangıç noktasıdır, acının ölümü. Çünkü acının ölümü, kaçınılmaz olarak, beraberinde -merhamet anlamında- “acıma”nın ölümünü de, acı ve “acıma” duygusunun yitirilmesini de getirir. Ölümün öldürülmesi demektir bu.

İnsanı öldüren, yok eden şey, insanın bilfiil öldürülmesi ya da hayatın bitirilmesi değil, ölümün öldürülmesidir.

Çağımız, ölümün öldürüldüğü bir çağdır, hatta tek çağdır. O yüzden, çağımızı, ölü-sevicilik çağı, çağımızın insanını da ölü-sevici olarak adlandırabiliriz rahatlıkla.

ACI'NIN BİTMESİ: İNSANIN MERHAMETSİZLEŞMESİ
Acının, sanallaşarak / sanallaştırılarak bilgisayar marifetiyle yok edilmesiyle birlikte, insan, gerçeklik duygusunu yitirir.

İnsanın gerçeklik duygusunu yitirmesi, zamanla, bütün insanî özelliklerini, duygularını, duyarlıklarını, duyargalarını yitirmesiyle sonuçlanır.

Böylelikle gerçek, sanallaşır ve buharlaşır. Bu da, zamanla, insanın kendisinin sanallaşması ve buharlaşması sonucunu doğurur: İnsan, acı çekme ve acı duyma duygusunu da, “acıma” duysunu da yitirdiği ândan itibaren biter çünkü.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Göçebe toplum”dan, İslâm’a gebe “sanal göçebe insan”a... 25 Kasım 2024 | 79 Okunma Mısır seyahati 24 Kasım 2024 | 201 Okunma Tefekkürün hür kalesi: Bilginin hıfzı 22 Kasım 2024 | 196 Okunma Kuşanmadan kuşatamazsın: İlim, İrfan, Hikmet ekseninde Medeniyet Tasavvuru Yolculuğu 18 Kasım 2024 | 178 Okunma Yahudiler Hollanda’yı nasıl dönüştürüyor? 17 Kasım 2024 | 487 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar