Ölümü unutan insan, kendini bile hatırlayamaz
Hayatımızı ölüme borçluyuz. Ölüm olmasaydı hem hayat olmazdı hem de hayatın bir anlamı olmazdı; dolayısıyla, hayatın anlamını idrak edebilmek imkânsızlaşırdı.Ölüm...
Hayatımızı ölüme borçluyuz. Ölüm olmasaydı hem hayat olmazdı hem de hayatın bir anlamı olmazdı; dolayısıyla, hayatın anlamını idrak edebilmek imkânsızlaşırdı.
Ölüm, hayattan da gerçektir, bu anlamda: Hayatı vareden, görünür kılan, anlaşılır hâle getiren, değerini idrak etmemizi sağlayan muazzez bir gerçek.
ÖLÜM ANAHTARI’YLA AÇILIR HAYATIN KAPISI...
Ölüm, yok oluş değil; yeniden doğuştur bizim inancımızda. Yenilenerek doğuştur -yeni, taze bir hayata.
Burada münhasıran haşir hakikatinden söz ediyorum evvelemirde; öldükten sonra diriliş gerçeğinden, elbette.
Ama daha ziyade ölümün bu dünya hayatında bir diriliş olduğu hakikatine dikkat çekmek istiyorum: Ölüm, hayatı duyarak, dokunarak, bütün renkleriyle, kokularıyla, boyutlarıyla hissederek, idrak ederek yaşamanın anahtarı aslında.