Peygambersiz din, “biter”!
İranlı yönetmen Mecid Mecîdî'nin filmi, estetik açıdan ne kadar güçlü, içerik açısındansa ne kadar etkileyici olursa olsun, akîdevî, kültürel ve siyasî sonuçları...
İranlı yönetmen Mecid Mecîdî'nin filmi, estetik açıdan ne kadar güçlü, içerik açısındansa ne kadar etkileyici olursa olsun, akîdevî, kültürel ve siyasî sonuçları bakımından çok tehlikeli büyük bir oluşumun kilometre taşlarından biridir.
Öncelikli olarak, Hz. Peygamber'in bir trilojiden oluşan bu filmden itibaren yavaş yavaş bir oyuncu tarafından canlandırılması akîdevî açıdan Hz. Peygamber'in konumunu sarsmayı, zamanla Hz. Peygamberi devre dışı bırakmayı hedefleyen hem İslâm'ı protestanlaştırma hem de Ehl-i Sünnet omurgayı çökertme projesinin bir parçasıdır.
Filmin zamanlaması bu açıdan çok dikkat çekicidir.
Aklımızı başımıza devşirmezsek, çok büyük bir felâketin önünü kendi ellerimizle açmış olacağımızı göremiyoruz bile!
İşte bu ürpertici!
ÜÇ TEHLİKELİ ORYANTALİST PROJE
Oryantalistlerin İslâm dünyasında uygulanmak üzere son iki yüzyılda geliştirdikleri üç tehlikeli proje var:
1-Osmanlı'yı unutturmak.
2-İslâm düşüncesinin Gazâli'yle bittiği masalını yaymak.
3-Hz. Peygamber'in (sav) konumunu sarsmak.
Bu üçünün de buluştuğu çok önemli bir nokta var: Üçü de kurucu.
Gazâlî, yaklaşmakta olan birinci medeniyet krizini göğüsleyecek ve püskürtecek Ehl-i Sünnet omurgayı muhkemleştirecek üç büyük sütun dikti: Akîdevî, fikrî ve siyasî üç muhkem sütun.
Gazâlî'nin diktiği bu üç sütun, Selçuklu ve Eyyûbîlerin çabalarıyla Ehl-i Sünnet omurganın mayasını kardı; Osmanlı'nın çabalarıyla Ehl-i Sünnet omurgayı muhkemleştirecek muazzam bir ruha dönüştürüldü.
Bin yıl İslâm dünyası bu nedenle bütün saldırıları püskürttü; İslâm dünyasını sarsılmaz bir şekilde bin yıl diri tuttu, ayakta tuttu.